İşte tam zamanı!

A -
A +

Bu Milli Eğitim sistemimizin çarkında, bir öğrencinin karşısına çıkan engelleri bir bir atlaması imkânsız... Çocuk psikolojisinden zerre kadar anlamayan bilhassa rehber öğretmenlerin bolluğunda, çocuğunuzu sakın "Emin ellere verdik" diye gönlünüz rahat olmasın... Bazı saplantılar içindeki öğretim görevlileri "Ne kadar ekmek, o kadar köfte" prensibiyle, resmen çocuklarımıza yazık ediyor... Üniversiteye girme hayâliyle 11 yılını çılgınca ders başında geçiren, hayâllerini tek bir noktaya endekslemiş, o körpe beyinli çocuklarımızın emeklerini bir çırpıda harcayan zihniyet, ne yazık ki çoğunlukla hâlâ görev başında... İşte bu senenin ÖSS yerleştirme sonuçları: 1 milyon 26 bin 903 adaydan, 282 bin 142'si, üniversitelere yerleşmeye hak kazandı... Yani, 744 bin 761 öğrencinin boynu bükük... İşin bir diğer acı tarafı da, bu sene, 1882 lise birincisi açıkta kaldı... Yenilik yok... Üretkenlik yok... Okul yerine, sokaklara dökülen gençlere el uzatan yok... "Sistem bu" demek tek kurtuluşu olan eğitim sistemimiz, bugün resmen iflâs etmiştir...  Kafası bunca karışık olan gençlerimizin, bu sıkıntılarından kurtulacağı tek liman, spordur... Ekonomik krizin tavana vurduğu şu günlerde, dumanlı kahve köşeleri yerine, spor alanlarını tercih edenler, yine de şanslı gençlerdir... Onların söylemek isteyip de söyleyemedikleri isyanlarını, pota altında, kale önünde, atletizm pistinde, spor salonlarında eritmesi kadar bir çözüm asla düşünemiyoruz... Bir zamanlar televizyonda herkesi tiryaki yapan "Beyaz Gölge" dizisi, Türk basketboluna nice gençler kazandırmıştı... Eline rastgele top alan o zamanın gençleri, sokak aralarında, parke taşların üzerinde bile, basketbol çılgınlığına bulaşmıştı... Ve hatta, bu basket sevgisi, o devirlerde eğitim düzeyini de en yüksek seviyeye yükseltmişti... Stressiz, aklında spor olan, ders zili çaldığında basket potasının altına koşan gençlerimiz, bugün memleketi için en faydalı noktalarda bulunan iş adamlarımızın çoğunluğunu teşkil ediyor...  Ve gün tekrar gelip çattı... 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası yarın başlıyor... Böylesine büyük bir şölene evsahipliği yapmak, öyle kolay bir iş değil... Yıllarca şerefini omuzlarımızda taşıyacağımız ve övüneceğimiz bu şampiyona, dileriz Türk basketboluna büyük sükse kazandırır... Bir zamanlar "İki pota, bir top" kampanyası başlatan gazeteler, çılgınca bir sporcu ordusunun yayılmasına vesile olmuştu... Her okulun bahçesine dikilen potalar altında binlerce genç, basketbolu sevmiş, kafasındaki kirli düşünceleri bir bir atmıştı... İşte şimdi tam zamanı... Biraz geç kalınmış olsa da, başta Basketbol Federasyonu olmak üzere, tüm hayırsever ve sporsever işadamlarını göreve davet ediyoruz... Kafası eğitimle bozuk olan gençlere, gelin sporu enjekte edin...  İki potanın maliyeti nedir ki?.. Dolaşın okulları ve yıkılacak gibi duran, filesi olmayan potaları, çizilmemiş sahaları gözden geçirip, makyaj yaptırın... Dağıtacağınız, üçer milyonluk toplar, sizlere sevap kadar, prestij de kazandıracaktır... Yalnız, "İşte tam zamanı" dediğimiz 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı ne yazık ki iyice duyuramadık... Tek dezavantajımız bu... Sadece, bir televizyon reklamının arkasına sığındık, o kadar... Sabahtan akşama kadar spor yayını yapan kanallarda bile, basketbola ayırdığımız dakikalar, Rüştü'nün omuz ezilmesi haberinin yanında solda sıfır kaldı... Tercüman gerektiren, konuşmaları anlaşılmayan hocaların, yöneticilerin beyanatları, şerefi çok büyük bu basketbol şampiyonasını hep gölgede bıraktı... 80'li yıllarda "Beyaz Gölge" ile sevdirdiğimiz basketbolu, 2000'li yıllarda futbolla "Kara gölge" haline getirdik... Dileriz bu şampiyonanın etkisi, kafası bozuk gençlerimiz üzerinde bir "Moral ağı örtüsü" olur... narkan@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.