2. Tokyo Seferi başlarken...

A -
A +

> TOKYO Japonya ile ilişkilerimiz 2. Abdülhamit Han döneminde başlamış. 1889 yılında, 650 denizciden oluşan bir heyet, Osmanlı İmparatorluğu Yüksek Nişanı'nı İmparator Meiji'ye sunmak için bu ülkeye gitmiş. Fakat dönüş sırasında meydana gelen deniz faciasında, heyeti taşıyan Ertuğrul Fırkateyni batmış denizcilerimizden 581'i şehid olmuş. Ne var ki, bu dramatik olay Japonya ile çok güçlü bir dostluk köprüsü kurulmasını sağlamış. Bugün, ABD dahil dünyanın tamamına vize uygulayan Japonya, Türkiye'yi bundan muaf tutuyorsa bu şehitlerimizin bereketidir diye düşünüyoruz. O tarihten itibaren Japonya ile ilişkilerimiz değişik seviyelerde devam etti ama ekonomik açıdan en ciddi temas 1985'te gerçekleşti. Merhum Turgut Özal, başbakanlığı döneminde, merhum Sakıp Sabancı'nın da aralarında bulunduğu 170 kişilik iş adamı heyetiyle Japonya'yı ziyaret etti. Önemli ortaklıklar kuruldu, TOYOTASA gibi ciddi yatırımların temeli atıldı. YİNE 'EKONOMİ SEFERİ' Köşk'e adım attığı günden beri içeride ve dışarıda, pratik sonuçlara yönelik çok yoğun faaliyetler gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir 'ilk'i daha gerçekleştirerek, Türkiye'nin Japonya temaslarını 'en üst seviye'ye taşıdı. İki bakan ve TOBB önderliğinde 100 civarında iş adamı ile birlikte Tokyo'ya tarihî bir ziyaret gerçekleştiren Abdullah Gül, bu ziyaretin önemini anlattı, atılacak adımları ve Türkiye'nin sağlayacağı avantajları tek tek sıraladı. Bu ziyaretin, 1999 yılından beri sürdürülmeye çalışılan Doğu Asya ve Pasifik bölgesine açılım politikamızda çok önemli bir kilometre taşı oluşturacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, yapılacak görüşmeler sırasında Japon iş adamlarına Türkiye'deki imkânları, fırsatları, yapısal değişiklikleri anlatarak ülkemizde yatırım için ikna etmeye çalışacaklarını söyledi. KEŞKE... Tam da bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı'nın içinin sızladığını tahmin ediyoruz, en azından biz bu burukluğu kendi kalbimizde hissediyoruz. Çünkü, halkıyla, hükümetiyle, Köşküyle bir bütün olan Türkiye, tam istikrar odağı olduğu, cazibe merkezi hâline geldiği bir sırada, kendi ayağına kurşun sıkar gibi bir gariplikler zinciri sonunda tereddütler ülkesine dönüştü. Başbakan Tayyip Erdoğan, "Görüştüğümüz bütün ülke yöneticileri, 'Türkiye'de yaşananları anlamakta güçlük çekiyoruz' diyor. İnsanın gücüne giden taraf, kendi ülkesinde henüz istikrarlı bir düzen sağlayamayan liderler bile aynı şeyi söylüyor" derken bu burukluğun altını çiziyor. Keşke; Türkiye'nin kalkınmasını, Türk milletinin de, çoktan hak ettiği gelişmişlik nimetlerine kavuşmasını tek gaye edinen yöneticilerimiz bu adımları daha güçlü atabilseydi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.