Bu gezi Türkiye'nin bölgedeki gücünü tescilledi

A -
A +

> TRABLUS Arap Baharı turumuzun son durağındayız. Son günde Libya'nın en önemli ve stratejik üç şehrini ziyaret ettik. Trablus ve Bingazi malum... Üçüncü durağımız ise hem coğrafi hem de siyasi bakımdan bu iki şehrin arasında yer alan Misrata... TRABLUS BİR ÖLÜ ŞEHİR Trablus'a girişte Amerikan filmlerindeki terk edilmiş kasabaları hatırladım. Diğer önemli değişiklik ise, yakın zamana kadar bütün ülkeyi, özellikle de Trablus'u süsleyen Kaddafi odaklı görsellerden eser kalmamış olması. Hatta eski Libya, bazı sivil araçlardaki El Cemahiriye ibaresi dışında bayrağına varıncaya kadar değişmiş. Kapalı kepenkler önünde ilerleyen konvoyumuz Şüheda Meydanı'na gelince ıssızlığın sebebini anladım. Çünkü neredeyse bütün Trablus bu meydana toplanmıştı. BU GEZİ BİR "MİLAT" OLACAK... Başından itibaren değerlendirdiğimizde bu gezinin, zamanlama ve hazırlama bakımından son derece isabetli olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Bunun bir kanıtı da Sarkozy'nin önceki gün İngiliz meslektaşı ile birlikte, görüntüye girmek için başını uzatan meraklıların telaşıyla yaptığı geziydi... Ama Başbakan'ı her üç ülkede de yakînen izlemiş biri olarak bu bölgede hiçbir Batı ülkesinin, kesinlikle Türkiye kadar şansı olmadığını söyleyebilirim. Çünkü onların bu ülkelerle teması hep sömürü seviyesinde olmuş. Bazı yöneticilerle zaman zaman karşılıklı menfaate dayanan uyumları olmuşsa da hiçbir zaman Arap halkının sevgi ve sempatisini kazanamamışlar. Asimilasyon sonucu hakim olan Fransızca benzeri emareleri yanlış yorumlamamak gerekir. Oysa Türkiye her fırsatta İslam dünyasını kendinden uzaklaştırmak için elinden geleni yapmasına rağmen, bu coğrafyada yaşayanlar, Osmanlı sevgisini bütün canlılığıyla nesilden nesile aktarmışlardır. Son yıllarda ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun tezleri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı tavrı ile Türkiye zorla tutunmaya çalıştığı sun'i yörüngeden, olması gereken tabii konuma geçince de bu sevgi derhal tezahür etti. Bugün Arap dünyasında gelmiş geçmiş hiçbir liderin, gittiğimiz her ülkede gün boyunca terennüm edildiğini duyduğumuz "Erdogan" ismi kadar popülaritesi yoktur. TÜRKİYE BU BÖLGENİN YILDIZI OLABİLİR Yani, Batı ne kadar yırtınsa da bu bölgede en geniş tabanlı destek Türkiye'ye aittir. Türkiye, bu ülkelerin yeniden yapılanma döneminde, eski dönemin Batı işbirlikçisi alışkanlığı ile hareket eden yeni oyuncularına karşı biraz tahammüllü ve stratejik davranmayı başarabilirse Orta Doğu'da ebed, elbet bizimdir. Başbakan Erdoğan'ın Şüheda Meydanı'nda yaptığı konuşmayı ve Libyalıların coşkulu mukabelesini izleyenler bunu çok daha iyi anlayacaktır. Bu arada... Başbakan Erdoğan "laiklik reçetesi" tartışmasını da özellikle mi bu gezi esnasında başlattı bilmiyorum ama bu 'açılım'ın da Türkiye'nin bu bölgedeki faaliyetleri hakkında dış dünyada oluşacak tereddütleri bertaraf edecek ve Türkiye'ye küresel destek sağlayacak son derece stratejik bir hareket olduğunu düşünüyorum. Yani içeride yıllarca başımızı ağrıtan laiklik, dışarıda işimize yarayabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.