Bugün 12 Eylül...

A -
A +

Merhaba, Bizim kuşak, 70'li yılları çok farklı hatırlar... Her gün 'geri dönememe' endişesiyle gittiğimiz üniversite denilen 'arena'lardaki korku dolu hatıralarımızın izleri o kadar derin ki, aradan 30 yıl geçmesine rağmen silinmedi ve hiç silinmeyecektir. Ortada bir 'düşman' yoktu ama ancak 'savaş'larda görülebilecek bir dram yaşıyorduk. Her gün onlarca kişi öldürülüyor, yılların emeğiyle kazanılmış nice 'değer'ler ve en büyük 'değer' olan gençler birer birer yok oluyordu. Gelişmiş toplum bireylerinin hedefini oluşturan iş, aş, refah, medeniyet gibi kavramlar bizim için bir 'ütopya' idi. Zira bizim tek düşüncemiz, okulda veya sokakta bir kör kurşuna hedef olmadan günü geçirmekti... Ve fırtına dindi... Bu 'kâbus'tan, "12 Eylül Harekâtı" sayesinde kurtulduk ve bütün ülke rahat bir nefes aldı. Yeni yönetimin bazı kısıtlamaları da beraberinde getirdiği eleştirileri doğrudur. Ama o günleri, hürriyetleri sona erdiren bir istibdat dönemi olarak değerlendirmek adil olmaz. Zira bu kısıtlamaların asıl muhatabı, en temel hak olan yaşama hakkını tehdit eden aşırılıklardır. Aslında 12 Eylül, 'demokrasi programımız'ın sağlıklı çalışması için gerekli olan bir 'resetleme'ydi. Çünkü, kimsenin, bizim gibi düşünmek zorunda olmadığını, asıl erdemin, farklı düşünenleri dinlemek ve anlamak olduğunu 12 Eylül sayesinde tekrar keşfettik. Nitekim, o zamanlar birbirini öldürmek için fırsat kollayanlar şimdi iş birliği yapıyor. Kim başa dönmek ister?.. Demokratik bir ortamda huzurlu bir hayat yaşamak, sürekli soluduğumuz hava gibidir ve asıl değeri kaybedince anlaşılır. Şimdi olgunlaşmış bir demokrasimiz, istikrara kavuşmuş bir ülkemiz var. Artık can korkusu yaşamıyoruz. Aksine, enflasyonu ve işsizliği tek rakama indirmeye, refahı artırmaya kısaca muasır medeniyete ulaşmaya çalışıyoruz. Demokrasinin beşiği olarak takdim edilen İngiltere'de aylarca hapis yatmayı gerektiren birçok eylem bizde sıradan görüntüleri oluşturuyor. Herkes istediği gibi inanıyor ve inandığını yaşamasına kimse mani olmuyor. O zaman sokaklarda ve cami avlularında 'oyun'larını sergilemeye çalışan 'aktörler'in derdi nedir ve samimiyetlerine kim inanır? 12 Eylül öncesine göre bir rüya diyebileceğimiz bu günleri bırakıp tekrar kâbuslara girmeyi kim isteyebilir? Elbette hiç kimse. O halde... Bizden haberler * Genel Koordinatörlük'ten Basri Tekin'in torunu, İHA'dan Vehbi Baş'ın oğlu Cüneyd, yaz tatilinin son demlerinde delikanlılığa dev bir adım attı. Kendisini kutlar ve diğer mürüvvetlerini de görmeyi dileriz. * Baskılar Genel Müdürlüğü'nden Cemal Selçuk artık bir ikiz babası... Esmanur ile Zeynep'e uzun ömürler diler, Asiye-Cemal çiftini ve küçük yaşta 'ağabey' olan Enes'i kutlarız. * Her gün bize nefis ikramlarda bulunan Şifa Yemek'ten Abdullah Coşkun'un oğlu oldu. Emine-Abdullah çiftini, 'Mevlüt ve Ahmet dedeleri ve 'Muhterem amca'yı kutlar, Süleyman'a uzun ömürler dileriz. * Eski elemanlarımızdan olan ve şu anda Huzur Kargo Erzurum Bölge Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Fırat Yıldız'ın aynı birimde çalışan kardeşi Ferit Yıldız, Erzurum'da Tuba Eröz ile evlendi. Yeni çifte mutluluklar diler, yakınlarını kutlarız. * Erzurum Atatürk Üniversitesi eski öğretim görevlilerinden merhum Yılmaz Koyuncu'nun kızı Pınar ile eski personelimiz Ahmet Şenpeker'in kardeşi Hüseyin Şenpeker evlendi. Kendilerini kutlar, ömür boyu mutluluklar dileriz. * İhlas Pazarlama Çarşamba Şubesi Sorumlumuz Ali Çakır, adını Miraç koydukları oğlunun doğumunu müjdeliyor. Uzun ömürler diler, Çakır ailesini kutlarız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.