Dış ilişkilerde yeni sayfa açılıyor

A -
A +

> TOKYO Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu gezinin önemini anlatırken, uluslararası ilişkilerde yeni bir bakış açısının da ip uçlarını verdi. Hatırlarsanız, Sayın Abdullah Gül, hükümeti kurar kurmaz AB üyeliğine kilitlenmişti. Hatta bu yüzden de çok eleştirilmişti. Oysa Cumhurbaşkanı Gül'ün değerlendirmelerinden anlıyoruz ki, aslında o çaba, Batı'ya yanaşmak için değil, tam aksine, doğuya yaklaşmak için yapılmış. Çünkü "Japonlar ve bütün gelişmiş ülke ve kurumlar, sadece hukuki standardı bulunan, riski minimuma indirebilen ülkelerle iş birliği yapıyor." Aslında bu, dış ilişkilerde 'yeni rota için makas değiştirme ânı' olarak değerlendirilebilir. O yıllara kadar, dış ilişkilere fazla ticari bakmamışız... Dünyanın yarısına; "Laikliğimiz zedelenir" diye sırtımızı dönmüşüz, diğer yarısının da bizim ayağımıza gelmesini beklemişiz. DOSTLUK BAŞKA, İŞ BAŞKA (Sayın Gül diyor ki: Japonya ta buradan Afrika için çok ciddi çalışmalar yapıyor, ilişkileri geliştirmeye çok önem veriyor. Ben Afrika'ya gittim veya Afrika'dan ziyaretçim geldi diye garip değerlendirmeler yapılıyor...) Düşünsenize... G. Kore için biz şehid olmuşuz ama ticareti, Koreli turisti başkaları kapmış. Japonya'yı, Abdülhamid Han keşfetmiş; o günün imkân ve şartlarına göre çok büyük fedakârlıklarla çok önemli bir adım atmış ama biz aradan geçen 120 yılda bir adım daha atmamışız. Sayın Gül, "Bu ülkeler yatırım konusunda çok hassastır. Aylar hatta yıllar süren araştırmalar yapar, her şeyden emin olduktan sonra karar verirler. Nitekim, Singapur bir süre önce yatırıma niyetlendi, bu yüzden işin sonunu getiremedi" diyor ve 'hemen otelde yapacağı görüşme ile işi bağlamaya çalışan Türk iş adamları'nı Japonlar'ın çok garip karşıladıklarını aktarıyor. Bu noktada Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de ilginç bir ekleme yaparak, çok önemli bir yaş sebze pazarı olan Japonya'ya, standartlarına göre üretim yapamadığımız için ürün satamadığımızı belirtiyor. TÜRKİYE'DE OLSALARDI Yani, kuru kuru dostlukla veya dünyanın en stratejik bölgesinde bulunmakla bütün ülkeler akın akın size koşmuyor. Her ülkeyi ayrı değerlendirerek, farklı politikalar üreterek ve oyunun kurallarına uyarak sonuca gitmek gerekiyor. Bu anlayış farkının farkını anlamak çok basit. Bir an için, Japonların Türkiye'de yaşadığını düşünün... Sizce Türkiye şimdi ne durumda olurdu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.