Enerji Güvenliği Zirvesi'nde 'can güvenliği' arıyoruz

A -
A +
SEUL Başbakan Erdoğan'ın, 5 ay aradan sonra ilk defa çıktığı yurt dışı gezisinin görünen gerekçesi Enerji Güvenlik Zirvesi'ne katılmaktı. Bu, sürekli artan enerji açığına nükleer çözüm arayan Türkiye için son derece önemli bir zirve elbette. Zira Çernobil faciası henüz zihnimizden silinmeden Japonya'daki Fukişuma Nükleer Santrali'nde yaşanan sızıntı ile had safhaya ulaşan endişeler bu zirvede ele alınacak ve nükleer santrallerdeki güvenlik problemlerine çözüm aranacaktı. Ancak, Başbakan'ın bu gezisinde, görünenden çok daha önemli bir anlam yüklü. Başbakan Seul'de ABD Başkanı Obama ile görüştü; ana konu Suriye idi. Dün Ürdün, Şili, Kazakistan ve İtalya liderlerinden BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a kadar herkese yine Suriye'deki vahameti aktardı, Türkiye'nin çözüm teklifini paylaştı. Bugün, Rusya Devlet Başkanı Medvedev'le, Türkiye'ye döndükten sonra da 7 Mayıs'ta görevi devralacak olan Putin ile aynı konuyu görüşecek. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da heyetle birlikte Seul'e geldiler. Oysa zirvede konuşulan "enerji güvenliği" meselesinin, MİT'in veya askerin görev alanına giren türden bir güvenlik meselesi olmadığı malum. Nitekim bu görüşmelerin tamamında bu iki isim de yer aldı. Dahası var... Heyet bu akşam buradan ayrılacak ve Suriye'deki 'oyun'un en önemli aktörlerinden olan İran'a geçecek ve dinî lider Hamaney'e kadar bir dizi görüşmeler yapacak. Konuyu söylemeye gerek yok herhalde... Görüldüğü gibi bu gezi aslında Uzak Doğudan Orta Doğuya kadar uzanan bir Suriye turu... BÖYLE DEVAM ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL Çünkü: Suriye'de bıçak kemiğe dayandı. Artık problem kangrenleşiyor ve Türkiye'ye yansıması her geçen gün taşınamaz boyutlara ulaşıyor. Suriye sınırımıza çok yakın köylere bomba yağıyor. Sayıları 100 binlere ulaşabilecek mülteci akını bekleniyor. Ama durum Libya'daki boyutları çoktan aşmış olmasına rağmen kimse oralı olmuyor ve bu karmaşık problemle Türkiye baş başa kalmış görünüyor. Suriye konusunda başından beri uluslararası irade ile hareket etmeye özen gösteren Türkiye, gelinen son noktayı konunun muhataplarına anlatmaya çalışıyor. Zira, 1 Nisan'da İstanbul'da toplanacak olan "Suriye'nin Dostları" zirvesinden mutlaka etkili bir sonuç alınması gerekiyor. Artık durum özellikle Türkiye açısından, bilmem ne zaman ve nerede toplanacak olan zirveyi bekleyebilecek gibi görünmüyor. İşte Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere bütün Türk heyeti Seul'de, "enerji güvenliği" afişleri altında, Suriye halkı için "can güvenliği" arıyor. Ve bu konudaki "kararlılığını" anlatıyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.