Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

A -
A +
Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

> Hazırlayan: Nuh Albayrak Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

Verimli ve geniş toprakları, zengin yer altı kaynakları ile refah içinde yüzmeyi hak etmiş bir ülke. Ama, birçok İslam ülkesinin dramatik geçmişi Endonezya'da da yaşanmış; zengin tabii kaynakları yüzyıllar boyunca Avrupa'ya taşınmış. Hollanda baş döndürecek kadar zenginleşirken Endonezya kıtlık ve fakirlikle baş başa kalmış. Günümüzde de Çin'in ekonomik istilasına uğrayan Endonezya, 'yoksul' sınırının çok altında yaşayanların yüzde 55'lere varan oranını yüzde 15'lere çekmek için büyük bir ekonomik seferberlik başlatmaya hazırlanıyormuş... Bu kadar coğrafya dersi yeter. Çünkü, 'sınır tanımayan gazeteci' arkadaşımız Osman Sağırlı daha önce bu ülkeyi iki defa ziyaret etmiş ve hazırladığı yazı dizilerini 5 gün boyunca yayınlamıştık. Biz aynı şeyleri tekrarlamadan son durumu yansıtan birkaç kare fotoğrafla yetinmek istiyoruz... ÇOK MU UZAK?.. Türk milleti olarak, Endonezya ismini tsunami felaketinden sonra biraz telaffuz eder olduk. 'Endonezyalı' tanıdıklarımız ise neredeyse Mukaddes Topraklar'da genellikle gençlerden oluşan ve disiplinli davranışlarıyla dikkat çeken Endonezyalı hacılardan ibaret... İki ülke arasındaki bu uzaklığı sadece kilometrelere bağlamak pek gerçekçi olmaz. Zira çok daha 'uzak' olmakla birlikte çok çok 'yakın' olduğumuz nice devletler var. Oysa Endonezya ile irtibatımız, taa 16. yüzyılda başlamış. Endonezyalılar, 17 pare Türk gemisi ile Sumatra'ya giden atalarımızı öyle büyük bir sevgi ile bağırlarına basmışlar ki, yakın zamana kadar camilerinde Osmanlı Sultanları adına hutbe okumuşlar. Ama ilerleyen yıllarda araya 'yabancı'lar girmiş ve Endonezya, 350 yıl Hollanda'nın sömürgesi olarak kalmış. Bu 'bela'dan kurtulunca da hasret kaldığı Osmanlı'nın yerinde, Avrupa'ya 'laik' olabilmek için İslam ülkelerine mesafeli duran bir Türkiye bulmuş... Neyse ki Türkiye'nin, 'doğusu'nu da farketmesiyle başlayan yakınlaşmanın, haftada beş gün İstanbul'dan yapılacak uçak seferleri ile daha da hızlanacağı bir döneme gelindi. Malum, "Gözden uzak..." meselesi. Nitekim, THY'nin ilk seferi ile Jakarta'ya gidenleri 'bayramlık'lar ve çiçeklerle karşılayan Endonezyalılar sanki beş asır önceki kavuşmayı hatırlatarak, "Yüzyıllardır nerelerdeydiniz?.." der gibiydiler. Giriş ve çıkışlarda gösterilen kolaylıklar, meşhur Jakarta trafiğindeki imtiyazlı yolculuğumuz hep Türkiye ve Türklere duyulan sevginin ifadesiydi. ZITLAR DİYARI JAKARTA 12 milyon nüfusuyla her gün biraz daha devleşen muhteşem kent, bize göre 'çok sesli' Endonezya'nın tam bir numunesi... Zira, gökleri yaran modern binaların etrafındaki barakalar, son model Mercedes taksilerle birlikte seyreden üç tekerlekli 'fakir taksileri', okula koruma şoför ve dadı eşliğinde giden yedi yaşındaki öğrencinin yanı başında açlıkla boğuşan milyonlarca insan... Jakarta, bu ve benzer zıtlıkların kucaklaştığı uçsuz-bucaksız bir arenadan ibaret... Bu tür sosyal uçurumlar malumunuz düşmanlık, kin ve nefret üretir. Ama bu, Jakarta'da geçerli değil... Burada herkes gülümsüyor. Bu, çok kolay bir şey değildir. Dolayisiyle Endonezya halkı bizce asıl zor olanı başarmış. Jakarta'daki Türk Okulu'nda öğretmenlik yapan Osman Cin kardeşimiz diyor ki: Kaza yapan iki Endonezyalı arabalarından inip birbirlerine, "Sende bir şey var mı?" diye sorar, her ikisinin de sağlığı yerinde ise arabalarının hasarına aldırmadan, "Geçmiş olsun"laşarak yollarına devam ederler... Bizde ise çoğu kazada sürücüler sağlam kalsa bile sonrasında hastanelik olurlar. RAMAZAN HEYECANI Ziyaretimizin ramazana rastlaması sebebiyle yakînen gördük ki, bu ayda sosyal hayat camilerde yoğunlaşıyor. Bizde son yıllarda Sultanahmet Camii ve civarında görülen manzara bütün ülkede yaşanan bir gelenek. İftarlığını hazırlayan aile fertleri camilere koşuyor. Geniş avlularda yer sofraları kuruluyor, iftara kadar sohbetler ediliyor ve iftar vakti gelince herkes kendinde olanı ikram ederek topyekün oruç açılıyor. Sonra çay faslı... Yatsı olunca da önce yatsı namazı kılınıyor, uzun bir süre Kur'an-ı Kerim tilaveti ve vaazdan sonra teravih ve vitir kılınıyor. Bu arada cami içinde istirahat edenlere de rastlanıyor. Ayrıca, sabah namazı dahil her vakitte kadınlar da camiye gidiyor. Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

NE ARARSAN HEPSİ VAR Modern binaları, gökdelenlerin arasına sinmiş barakaları ve açlıkla boğuşan milyonlarca insanıyla Endonezya, tam bir zıtlıklar ülkesi. Karşınıza her an her şey çıkabilir... Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

VAHŞİ DOĞA YANIBAŞINIZDA Ürkütücü birçok hayvanın bulunduğu hayvanat bahçesi, büyüklüğüyle göz kamaştııyor. Bengal kaplanından papağana, su aygırlarından zebralara kadar birçok hayvanı yakından görme imkanı bulabiliyorsunuz. Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

Pirinç ağırlıklı farklı mutfak Endonezyalıların damak zevkinin bize çok yakın olduğu söylenemez. Spesial yemeklerinin, sadece mideye değil, ruha da hitap ettiğini söylüyorlar. Coğrafya itibariyle tropik lezzetler, ızgara yeşil sebzeler hakim ama yine de mutfağın 'olmazsa olmaz'ı pirinç, 'bulunmaz'ı ise ekmek... Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

Minyatür Endonezya Ülkede yaşayan yüzlerce farklı kültürün mimarisini uçsuz-bucaksız bir alanda toplayarak âdeta "küçük bir Endonezya" oluşturmuşlar. Ülkeye ayak basan hemen her yabancıyı mutlaka burayı gezdirerek hem para kazanıyor, hem de bütün Endonezya'yı tanıma imkanı sağlıyorlar. Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

100 bin kişilik ilginç cami 10 hektarlık bir alana inşa edilen, aynı anda 100 bin kişinin namaz kılabildiği İstiklâl Camii ilginç bir mimariye sahip. Apartman gibi görünen cami, hemen karşısındaki kiliseyi de inşa eden gayrimüslim bir mimar tarafından dizayn edilmiş. Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

YÜZLER SÜREKLİ GÜLÜYOR Çekilen o kadar çileye rağmen insanların yüzünden gülücükler eksik olmuyor. Gülümseyen insanların ülkesi ENDONEZYA

DEV ALTIN MEŞALE Şehrin ortasındaki Monas Bağımsızlık Anıtı'nın boyu 135 m. Tepesindeki meşale kısmı 35 kg. som altından oluşuyormuş... Anıtın tepesindeki balkondan bütün Jakarta kuşbakışı görülebiliyormuş ama oraya çıkan seyirden çok, bir parça altın koparmanın yollarını arar herhalde...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.