Her 'başarı'nın bir 'kahraman'ı vardır

A -
A +

Merhaba, Türkiye'yi, adrese teslim gazete ile biz tanıştırdık. Bu çok önemli bir 'fark'tır. Zira, hazırladığınız gazete, yüz binlerce okuyucunuza bir 'temsilciniz' tarafından iletiliyor. Sadece birkaç bin kişi ile görüşülerek yapılan anketlerle hiçbir zaman mukayese edilemeyecek kadar muazzam olan bu sistem sayesinde her okuyucunuz, her gün görüştüğünüz bir aile ferdiniz haline geliyor. Her büyük organizasyonda olduğu gibi elden dağıtım sisteminin de kahramanları vardır. Bu hizmet, dağıtım elemanlarımızın maddi-manevi fedakârlıkları sayesinde gerçekleşmektedir. Neler neler... Düşünün... Yaz-kış, yağmur-çamur, bayram-seyran demeden, hastanız da olsa, misafiriniz gelse de her sabah erkenden kalkıp büroya koşacaksınız. Bitmedi... Kucağınızda 100'e yakın gazete ile metrelerce yol-yokuş tırmanacak, binlerce basamak inip-çıkacaksınız. 'Gazeteleri aşağıda bırakayım' deseniz dönünce yerinde bulamayacak ve, "Gazetem gelmedi" diye feryat eden okuyucunun hışmına uğrayacaksınız. Ayrıca, ıssız sokaklarda ejderha gibi karşınıza dikilen köpekler, açılmayan kapılar, bulunmayan adresleri de unutmayacaksınız... Diyelim ki, bunların üstesinden geldiniz ama daha bitmedi... Gazetenin yayın politikasından fiyatına kadar yine siz sorumlusunuz(!) Okuyucu, istemediği makalenin, hatta okuyamadığı haberin hesabını da sizden sorar... Bu bir 'aşk'tır... Kısaca; dağıttığınız gazetenin bütün geliri sizin olsa dahi para için bu çile çekilmez. Ama 'hizmet aşkı'nın muhteşem gücüyle yola çıkarsanız, engelleri rahat aştığınızı ve 'zahmet'lerin 'rahmet'e dönüştüğünü görürsünüz. 1970'li yıllarda henüz posta ile gönderilen gazetemize adres kuşağı yapıştırarak başladığı hizmet yolculuğunu bu anlayışla sürdüren biri olarak 'bayram'larda işe giderken hep evinde bir 'bayram sabahı'nı bile yaşayamayan dağıtım elemanı arkadaşlarımızı ve ailelerini hatırlıyoruz. Nitekim bu hissiyatımızı bu köşede sizlerle defalarca paylaştık. Ama bugün bunlardan bahsetmemizin sebebi, geçen hafta aramızdan ayrılan Hasan Yamankaradeniz amcadır. Biz bu noktada sözü ehline bırakalım ve Hasan Mesut Hazar ağabeyin tam dört yıl önce, 31 Mart 2002 tarihli makalesinden bir bölüm aktaralım: > Son nefese kadar... "Geçtiğimiz hafta Türkiye'de idim. Gazetemizin elden dağıtılmaya başlamasının 21. yıl kutlamaları çerçevesinde, en yaşlı dağıtıcımız Hasan Yamankaradeniz beyamcayı, Bursa'daki evinde ziyaret ettik. Kendisi, by-pass ameliyatı oluncaya kadar her gün 200 gazete dağıtan örnek ustalarımızdan birisidir. Ama sağlık durumu sebebiyle artık gazete dağıtamamanın üzüntüsünü yaşıyor. Ziyaret sırasında, Hasan beyamca ameliyata girerken gazete abonelerini devralan o zamanların dağıtıcısı şimdi Bursa Tıp Merkezi Müdürü Adem Ceylan, "Hasan beyamca artık yaşlandık" deyiverdi. Hasan amca buna çok kızdı ve, 'Ben gazete dağıtmaya başladığımda, 75 yaşındaydım. Kalbim tekleyinceye kadar yıllarca dağıttım. Bugün sağlık sebebiyle yapamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Ne demek yaşlanmak? Son nefese kadar çalışmak bizim dinimizin en önemli emirlerindendir' diye cevap verdi. Daha da enteresanı, Hasan amca, ameliyattan sonra narkozdan uyanırken kendine geldiğinde ilk sözü, 'Bugün gazetelerim dağıldı mı?..' olmuş. Bugün Hasan beyamcalara öylesine muhtacız ki... Cenabı Hak kendisine hayırlı şifalar ve uzun ömürler versin..." İyi haftalar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.