Her şey aslına rücu ediyor

A -
A +

> NEW YORK Yurt dışına çıktığım zaman, özellikle de cumhurbaşkanı ve başbakanın gezilerini izlerken hep aynı duyguları yaşarım. Dışarıdan baktığınız zaman Türkiye'nin büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. İçeride terör başta olmak üzere bazı problemler yaşıyor olabiliriz. Ama bunlar bizim görüş açımızı daraltmamalı, hedeflerimizi küçültmemeli. Özellikle Osmanlı coğrafyasında yaşayanlar, başları her sıkıntıya düştüğünde Türkiye'yi hatırlamıştır. Son dönemde Türkiye'nin kendinden emin adımları, aktif dış siyaseti bu beklentiyi daha da yüksek seviyelere taşıdı. Bunun içindir ki, yıllardır uzaklaşmaya çalıştığımız İslam dünyası, bütün vefasızlığımıza rağmen bizi coşkuyla kucaklıyor. Bir süre önce gittiğim Üsküp'te ilk defa görüştüğümüz bir Makedonyalı müslüman kardeşimiz, "Siz buralarda görünmeye başladığınız andan itibaren bizim yürüyüşümüz bile değişti" demişti. Balkanlar'ın yanısıra Kafkaslar'da, Orta Doğu ve Afrika'da benzer ifadeleri sık sık duymuşuzdur. Hatta, "Siz gideli huzur yüzü görmedik" diyerek Türkiye'ye büyük vebal yükleyenleri de... Son Afrika turu sırasında Başbakan Erdoğan'ın karşılaştığı ve gerçek boyutunun fotoğraf karelerinden anlaşılması asla mümkün olmayan manzara da bu duyguların en üst seviyede ifadesinden başka bir şey değildi. Fütuhat hayallerime gerekçeler hazırlama derdinde değilim. Zira zamanımızda fetihler coğrafi sınırları değiştirmekle değil, sınırları anlamsız kılan siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hamlelerle yapılıyor. "Biz önce kendi ülkemizi, vatandaşımızı düşünelim" diyenler olsa da artık "büyük ülke" olmanın yolu buradan geçiyor. ARTIK ESKİ TÜRKİYE DEĞİLİZ... Bunu, şu anda icra etmekte olduğumuz gezi sırasında çok daha iyi anlıyoruz. Eskiden buralarda karşılaştığımız muamelelerle bugünkü ortamı mukayese etmek mümkün değildir. Elbette Türkiye güçlü bir ülke olma yolunda dev adımlar atıyor. Ama bunu pekiştiren asıl güçlülük algısı bölgesindeki pozisyonudur. Nitekim dünya zirvesine sahne olan New York'ta Türkiye'nin bu kadar farkedilir olmasının asıl sebebi bölgesinde üstlendiği rol ve gördüğü teveccühün rüzgarıyla birlikte gelmesidir. Bu farklılık ABD Başkanı Obama ile yapılan görüşmeye de yansımıştır. Türkiye artık, "yeni talimatlar almak için" değil, kendi taleplerini dile getirmek için masaya oturmuştur. Nitekim, İsrail gibi ABD'nin sinir uçlarına dokunan maddelerde bile Türkiye kendi tezlerini teyid ettirmiştir. Eski Türkiye-ABD zirvelerinin tam tersine, şimdi muhtemelen Barack Obama, görüşme sonuçlarını kendi organlarına nasıl ifade edeceğini düşünmektedir. Belki de her şey aslına rücu edecektir. Neden olmasın, tarih tekerrürden ibarettir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.