Herkesin yüzü gülüyor

A -
A +

NUH ALBAYRAK, MÜLTECİ KAMPINDAKİ İZLENİMLERİNİ YAZIYOR Sadece çocuklar değil herkes mutlu. Oysa bu imkânsız bir şey. Meğer onlar "sevgi"ye hasretmiş... Herkesin yüzü gülüyor "SURİYELİ MİSAFİRLERİMİZ" YENİDEN HAYATA TUTUNDU Kamplarda yaşayan binlerce Suriyelinin Türkiye sayesinde hayata tutunduğunu gördük. Mültecilerin her türlü ihtiyacı karşılanıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de iş adamlarının katkısıyla hazırlanan yardımları 'misafirlerimiz'e ulaştırdı. Herkesin yüzü gülüyor YÜZLER GÜLDÜ, UMUTLAR YEŞERDİ... Hatay Yayladağ'da eski bir fabrikaya kurulan çadırkentte bulunan Suriyeli mültecilerin yüzü Türkiye'nin uzattığı şefkât eli sayesinde gülüyor. Kendi ülkelerinde görmedikleri sevgi ve şefkati gören mülteci çocukların yüzünden gülücükler eksik olmuyor... > HATAY ONLAR BİZİM MİSAFİRLERİMİZ! Biz mülteci ifadesini kullanmıyoruz. Bu kardeşlerimiz zaten bizim akrabalarımız, yakınlarımız, en azından din kardeşlerimizdir. Niye sığınmış olsunlar ki bize... Ancak misafirimiz olurlar. Samimi dostlukların uzakları yakın; olmazları mümkün kıldığını dün bir kere daha müşahede ettim. Şöyle ki... Samimiyet abidesi Abdüssamet Sürmeli Hataylıdır. Ama uzun yıllardan beri Bursa'da mukimdir. Her ne kadar kendisini "Yıldırım'da garip bir mobilyacı" diye takdim etse de Bursa'nın önemli şahsiyetlerindendir. İşte bu güzel insanın Hatay aşkı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Altepe'nin, Türkiye sınırlarını aşıp Balkanlar'a kadar ulaşan yardımseverliği birleşince Bursa ile Hatay "kardeş şehir" olmuş. BURSA'DAN SURİYE'YE! Eee malum... Kardeşin derdi senin derdin... Hatay bu günlerde yağmur gibi yağan misafirlerini en iyi şekilde ağırlama derdinde... Bursalılar da bu yoğun gayrete bir katkı yapmak istemişler. Kamyonlara malzemeler yüklenmiş, ver elini Hatay... Daha da önemlisi Başkan Recep Altepe malzemeleri adrese teslim gönderme yerine bizzat kendisi de gitme kararı almış ki, asıl anlamlı olan da bu. Çünkü oradaki yetkililer, "Devletimiz güçlü, hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Ama bize ve mülteci kardeşlerimize 'yanınızdayız' mesajı veren bu tür ziyaretler bizim için çok önemli" diyor. Bu güzel yolculukta Recep Başkan'a biz de eşlik ettik. Antakya Belediye Başkanı sayın Lütfi Savaş bizi karşıladı ve hep birlikte Altınözü ve Yayladağ'daki mülteci kamplarını ziyaret ettik. Önce Altınözü... Belediye Başkanı M. Cavit Alkan bazı genel bilgiler verdi: "4556 misafirimiz var. Buradaki Tekel depolarına yerleştirdik. Dağınık gelen aile fertlerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla, yerleşim birimleri arasında transferler oluyor, yekun değişebiliyor..." Sonra Yayladağ'a geçtik. Belediye Başkanı Mustafa Kemal Dağıstanlı'nın da katılımı ile çadırkente gittik. YAŞASIN TÜRKİYE Kampların girişinde toplanan Suriyeliler bizi alkışlarla ve tempo halinde, "Yaşasın Türkiye... Kanımız, canımız sana feda Erdoğan" tezahüratlarıyla karşıladı. Her iki kampta da Hataylı gönül dostumuz Mehmet Tuna'nın yardımıyla birçok mülteci ile konuştuk. Birbirinden vahim şeyler anlattılar. Ben bunlara girmeyeceğim. Çünkü daha önce Osman Sağırlı, Adem Demir ve Salih Bilici arkadaşlarımız hem de sınırın her iki tarafından da bu dramı detaylarıyla aktardılar. Ben burada hemen hemen bütün mültecilerin dile getirdiği başka bir gerçekten bahsedeceğim... GÜLEN MÜLTECİLER GÖRDÜM Bir kere bir mülteci kampındayım ama çocuklar neyse ama kadınlar, gençler dahil herkesin yüzü gülüyor. Yani gülen mülteciler gördüm, düşünebiliyor musunuz... Oysa bu imkansız gibi bir şey... Evini-yurdunu terk etmiş, başına inanılmaz işler gelmiş, nice yakınlarını kaybetmiş insanlar... Şimdi de gurbette, her ne kadar mevcut şartlarda olabileceğin en iyisi yapılmaya çalışılıyorsa da alışmadıkları bir tarzda ve akîbeti meçhul bir halde yaşıyorlar... Bu insanlar kolay kolay gülebilir mi?.. Ama gözlerinin içi gülüyordu hepsinin... Bakışları mutluluk doluydu... Teşekkür ve duaların hesabı yok... Bu nasıl mümkün oluyor diye uzun uzun düşündüm ve buldum... Günlerdir 3-4 saat uyku ile idare eden ve neredeyse bütün mesaisini mülteci kampı ile geçiren Cavit Beyin açıklamalarındaki bir bölüm çok dikkatimi çekmişti. Cavit Bey, bütün programını hatta hayatını alt-üst eden mültecilerden "misafirlerimiz" diye bahsediyor: "Biz mülteci ifadesini kullanmıyoruz. Bu kardeşlerimiz zaten bizim akrabalarımız, yakınlarımız en azından din kardeşlerimizdir. Niye sığınmış olsunlar ki bize... Ancak misafirimiz olurlar..." diyor. İşte, mültecileri bile güldüren sır, Türkiye'nin konuya bakışını özetleyen bu cümlelerde saklıydı aslında... Zira, bizler iyi biliriz vatandaşını potansiyel düşman olarak gören bir yönetimin dayanılmaz ağırlığını. Onlar meğer sevgi ve şefkate muhtaçmış...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.