Medya Zirvesi'ndeki en rahat kişi bendim...

A -
A +

Başbakan Erdoğan'ın Medyayı Bilgilendirme Toplantısı, yakın zamanda bir benzerini hatırlamadığım türden bir "medya zirvesi"ydi. Bütün gazete ve TV'lerin sahibi ve yöneticisi salonda yerini almıştı. Üç saat süren toplantıda Başbakan önce terörle mücadele konusunda son bilgileri paylaştı, sonra da soruları cevapladı. "Konuşulanların orada kalması" birkaç defa rica edildiği için ayrıntılara girmek doğru olmaz ama terörle mücadelede medyadan yeterli desteği almayı hedefleyen bir toplantıda neler konuşulacağını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek... O salonda sayın Başbakan medyanın tutumunu değerlendirirken belki de koltuğunda en rahat oturan gazete yöneticisi bendim... Çünkü... Gazetemizin kurucusu ve sahibi Enver Ören'in, "Milletin huzurunu feda etme pahasına kazanılacak bir tirajı kesinlikle istemiyorum. Fedakârlık eden her zaman biz olacağız, milletimizin bir ferdi bile bizim yayınımızdan dolayı maddi-manevi zarar görmeyecek" şeklindeki talimatı, yayın hayatımızda daima hukuki sınırlardan önce devreye girmiştir. Dünkü toplantıda sayın Başbakan'ın kibarca telkin ettiği kriterler bizim yıllardır uyguladığımız şeylerdi ve bize çok "tanıdık" geldi. Oysa bazı meslektaşlarımız bu talebe, "Ne yapmamız gerektiğini tam olarak anlayamadık" diye cevap verdi. Terör eylemleri ile ilgili haberleri sunuş biçimimiz işte bu yüzden medyadaki genel eğilime uymuyor. Ve, bu farklı "sunuş"un gerekçelerini anlatan dünkü yazımız Başbakanlık Konutu'ndaki toplantının özeti gibiydi... Başbakan'ın, "Terörle mücadeleden sonuç alan ülkelerde, başta siyaset ve medya olmak üzere bütün kesimler tam bir uyum içindeydi. Bizde ise bu milli meselede böyle bir uyum ve koordinasyon olmadı" ifadesi ile "Bu beladan kurtulmak istiyorsak siyaset ve medya başta olmak üzere herkes üzerine düşeni yapmalı" satırlarının ne farkı var... Hakeza... Başbakan'ın, "Medya, terör örgütünün kanlı eylemlerini geniş kitlelere aktararak teröre hizmet ediyor. Hatta örgütü eleştirdiğini zannediyor ama örgütün amacını gerçekleştiriyor. Cenaze törenlerindeki dramların geniş kitlelere yayılmasını sağlayan medya tam da örgütün istediğini yapıyor. Medya, terörün ülke gündemini esir almasına izin vermemeli. Biz de millet de hassas ve sorumlu bir yayıncılık bekliyoruz" ifadeleri, tam da bizim defalarca yazdığımız ama bazı meslektaşlarımıza bir türlü anlatamadığımız gerçeklerin ta kendisi değil mi?.. Bu toplantı, kendiliğinden bir araya gelemeyen medya mensuplarını da yan yana getirmeyi başardı. Umarım, bir türlü anlaşılamayan bu ilkelerin uygulandığı "sorumlu yayıncılık" anlayışının da başlangıcı olur. Toplantı sonundaki "topyekûn mutabakat"a bakılırsa problem yok gibi ama malum... "Ayinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.