Meğer ölümle randevusu varmış

A -
A +

Medyada yeni şeyler yapma arzumla yola çıktığımız günlerde, yazarımız Mustafa Selçuk'un sayesinde tanıştığım Prof. Dr. Arman Kırım'a hiç vakit kaybetmeden birlikte çalışmayı teklif etmiştim. "Memnuniyetle..." dedi ancak bir de nezaket örneği verdi. "Farklı bir formatta da olsa yaklaşık beş yıldır Hürriyet'e yazıyorum. Bir sakıncası olup olmadığını sormam gerekir" dedi. Birkaç saat sonra da bir engel kalmadığını müjdeledi. Hemen işe koyulduk, ilk sayfamızı ve yayın planımızı hazırladık. Reklam filmi hazırlanırken, kendi sayfasının tanıtımında rol almasını istedik. Ona da peki dedi ve eline tutuşturulan senaryoyu, yönetmen, "Bu oldu hocam" diyene kadar defalarca okudu, rolünü tekrarladı. Yayın öncesi son ziyaretinde bütün ayrıntıları gözden geçirdik, yayın tarihini kararlaştırdık. Gün sonunda tam Arman Hoca'yı evine uğurlarken, iki aydır her şeyi konuşmamıza rağmen bir şeyi unuttuğumu hatırladım. O bir profesyoneldi ve bu önemli hizmetin de bir faturası olmalıydı ama bu konuyu hiç konuşmamıştık! Tam arabasına binerken kendisinin, pazarlık konusunda hiç toleransı olmadığını da hatırlayarak, "Hocam işin 'duygusal' tarafını hiç konuşmadık. Sonra sürpriz olmasın, biz bu işleri -sizin lisanla- bütçesiz yapıyoruz. Uyguladığımız telif ücreti size komik gelebilir" dedim. Cevap, kafamdaki 'olumsuz ihtimal endişesi'nden daha çok etkiledi beni: "Hiç önemli değil Nuh bey. Ben üniversitedeki maaşım dışındaki ek gelirlerle muhtaç öğrencileri okutuyorum. Verebileceğiniz cüz'i bir miktar varsa bir-iki çocuk fazla okutmuş olurum." BİR DERS DE "ZENGİN MEDYA"YA Derken 21 Ekim 2009 Çarşamba günü ilk sayfamızı yayınladık... İlerleyen haftalarda aldığımız geri dönüşler bizi çok şaşırtmıştı. Bizim prestij amaçlı sayfamız orta ölçekli kesimde de çok iyi anlaşılıyor ve pratik sonuçlar alınıyordu. Ve bu durum hocamızı çok mutlu ediyordu. Derken bir gün korktuğum başıma gelmiş ve bizim 'hazırcı' medya yöneticilerimizden biri kendisini arayıp, "Onlar size fazla para veremez. Aynı sayfayı bizde yap, ne istiyorsan verelim" demiş. Cevap konusunda Arman Hoca'nın her ortamda ve herkese, içinden geçeni aynen söyleyen birisi olduğunu hatırlatıp, "Siz her şeyi paradan ibaret mi sanıyorsunuz? Türkiye Gazetesi'nde beni çok mutlu eden ve sizde olmayan bir şey var" diyerek buradaki aile ortamından, vefa duygusundan bahsetmiş ve bizim hiçbir zaman layık olamayacağımız kadar teveccühte bulunmuş. Bütün bu ayrıntıları Arman beyden değil, çok daha sonra kendisinin çok sevdiği bir kadim dostundan dinledim. BUSINESS yaklaşık 1.5 yıldan beri her hafta sizlerle buluştu. Merhum Arman beyi anlatmak için başka söze hacet yok aslında!.. VE SON KİTAP... Gelelim hikayenin hazin bölümüne... Hocamın bu gayret ve okuyucularımıza gösterdiği bu özen bizi daha da mahçup ediyordu. Hastalığın yoğunlaştığı son dönemlerde defalarca, "Hocam, bizim için önemli olan sizin okuyucularımızla irtibatınızın kesilmemesi... Bu kadar kendinizi yormasanız da daha kısa yazılar hazırlasanız" teklifime şiddetle karşı çıkmış ve son nefesine kadar ilk günkü kalite ve çizgiyi muhafaza etmiştir. Derken birkaç ay önceki bir görüşmemizde, "Hocam, bu yazıları ne zaman kitap haline getireceksiniz" demiştim. Kendisi de "Neden olmasın..." cevabını vermişti. Nitekim, hastane odalarına bu işi de sığdırmış ve birkaç gün önce kitabı basılmış halde bize ulaştırdı. İlişikte bir not ile: Nuh Bey, kitap çıktı. Özellikle teşekkür bölümünü mutlaka oku... Meğer, gazetemizde yayınlanan yazılardan oluşan ve çok sevdiği kızı Zeynep'in adını koyduğu yeni kitabı, gazetemize, sayfanın formatından tashihine emeği geçen arkadaşlarımız Aydoğan Kaçıra, Canan Eraslan ve Necmettin Öksüz'e teveccüh ve teşekkürlerle başlıyordu. Arman Hoca ile tanışmamızdan, BUSINESS'in doğup büyüyüşüne kadar her şeyiyle bizim hikayemiz olan kitap bizi çok etkilemişti. Önceki gün yaptığımız görüşmede kendisini ziyaret etmek istediğimizi söylediğimizde "Bekliyorum..." demişti. Dün gündem toplantısında yeni çıkan kitabının haberini yayına hazırlarken arkadaşlarla, "Yarın gazeteyi alıp ziyarete gidelim" diye sözleştik. Ve bu sözleşme gereği bugün (dün)?saat 11.00 civarında ziyaretimizi bildirmek üzere kendisini aradım. Arman hocanın bir özelliği daha... Hastalığının en ağır safhalarında, sesinin zor çıktığı günlerde dahi bütün aramalarımda telefona kendisi çıkmıştır. Dün ilk defa başkası cevap verince benim yüreğim ağzıma geldi... Ama korkunun ecele faydası yokmuş: "Arman Hocayı maalesef az önce kaybettik..." MİZAMPAJI KENDİSİ SEÇMİŞTİ Türk basınında ilk defa yayınlanan 'Business' sayfasının mizampajına karar verdiğimiz toplantıda Arman Hocamız, ben ve editörümüz Canan Eraslan, Yayın Koordinatörümüz?Aydoğan Kaçıra'nın hazırladığı birbirinden güzel sayfa örneklerinden birini seçtik. Arman Hoca, Aydoğan Kaçıra için de son kitabında emeği geçenlere teşekkür ederken, "Hiçbir yerde karşılaşmadığım harika bir Business sayfası tasarımı anlayışı getirdi" diye yazmıştı. GAZETEMİZE YAZDIĞI SON MAİLİ Arman beyin aşırı yoğun gündemine, her fırsatta genellikle 'keşfedilmemiş' ülkelere yaptığı uzun gezilere rağmen. Daha da önemlisi, uzun zamandır direndiği ama son dönemde iyice acımasızlaşan amansız derdine rağmen... Hastane köşelerine, serum şişelerine aldırmadan... İşte, bütün titizliğine rağmen beğendiği sayfalar yapmayı başaran editörümüz Canan Eraslan'a gönderdiği son e-mail: Canan, İyi akşamlar. Bu haftanın yazısı ilişikte. Ama dünyada delinin tek bir türü olmadığını görmen için yazıyı hangi şartlarda yazdığımı anlatayım: * Üç gündür hastanede yatıyorum, * Şu an tepemde üç tane sıvı torbası (serum, besin, ilaç vs) damarıma akıyor. * Midemde, burnumdan çıkan ve yatağın yanındaki bir torbaya bağlı sonda var. * Ateş 38.7. * Tansiyon 14/9 (Taşikardi). * Üç haftadır yemek yiyemediğimden dolayı parmaklarımı bile oynatmaya mecalim yok. Ama yine de yata kalka yazıyı bitirdim. Odama giren tüm hemşirelerden de "Siz deli misiniz?" iltifatı aldım. Artık güzel bir sayfa yaparsınız. Sevgiler, Arman Kırım

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.