Münakaşa ve münazara...

A -
A +

Merhaba, 'Ulusal güvenlik' tartışmaları geçen haftaya damgasını vurdu. Gerçi "Genelkurmay noktayı koydu" ama, ANAP ve Mesut Yılmaz'ın başlattığı 'yeni cümle'lerle konu gündemdeki yerini korudu. "Bitirdim" diyen Başbakan Ecevit'in; soruların cazibesine dayanamayarak tekrar konuya dönmesiyle haftayı yine 'ulusal güvenlik' ile kapatmış olduk. Ankara'daki tartışmalar süredursun, biz; dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelere ayna olmaya geçen hafta da devam ettik. Balkanlar ve Ortadoğu'daki yaşananlar, "Fransa'nın Bizans oyunu" ve Ermeniler'in, başımıza örmeye çalıştığı yeni çoraplar etrafımızı 'ateş çemberi'ne çevirdi. İçeride ise her kesimde ayrı bir dram yaşanıyor. *** Medenî bir ülkede, güven içinde, insanca yaşamayı kim istemez ki... Toplum, 'değişim'e değil, 'gerilim'e karşı... Kısa aralıklarla ortaya atılan tartışmalar; dar gelirliye yeni faturalar çıkarmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. "Münakaşa dostluğu azaltır, düşmanlığı arttırır." Oysa, herkes iyi niyetli olduğu takdirde, ilgili tarafların bir araya gelip 'konuşabilmesi', her zaman çözüme atılan ilk adımdır. Her şey insan için mi? Mevcut sistemden şikayet eden her siyasetçimiz en az 20 yıldır TBMM merdivenlerini aşındırıyor. Ülke yönetiminde defalarca görev almış bu kişiler kimi, kime şikayet ediyor? 'Yeterli çoğunluk' diye bir bahane olamaz. Meclis'te yer alan her parti; bu ülkede yaşayan insanlar tarafından seçilmiştir ve Türkiye için mutlaka bir 'asgari müşterek' vardır. *** İstanbul'daki ilçe belediyelerinin yürüttüğü, 'muhtaçlara yemek yardımı' uygulamasına talep 'patladı'. İnsanlar, iki kap yemek için saatlerce kuyrukta bekliyorlar. Keşke belediyelerin imkanları elverseydi de bütün 'muhtaçlar' bu hizmetten faydalanabilseydi. Ama günü kurtarmaya çalışan herkes bu kadar şanslı değil. Semt pazarlarını kollayarak 'ekmeğini çöpten çıkarmaya' çalışan insanlar artık büyük şehirlerin bir 'klasiği' haline geldi. Önemli olan 'sosyal güvenlik' Sakın kimse, "Bunlar, her zaman mevcut olan sınırlı bir kesim, toplumun genel durumu için ölçü olamaz" demesin. Zira, bir zamanlar 'orta direk' olarak isimlendirilen ve "Muhanete muhtaç olmadan geçinip gidiyoruz çok şükür" diyen insanlar bugün gerçekten geçinemiyor. Yıllardır uygulanan programlar, verilen acı reçeteler, bütün tartışmalar Türk insanının mutluluğu için olduğuna göre niçin her yıl bir öncekini aratıyor?.. "Aşevine düştük" manşetimizin altında yer alan, "IMF halk desteği istiyor" haberi çok ilginç bir görüntü oluşturdu. Arkadaşımız Osman Sağırlı'ya teşekkürlerimizi sunuyoruz. Spor'daki 'serbest vuruş'u, 11. sayfadaki "serbest bölge"ye taşıdık. Dün; gün boyunca gelen takdir ve tebrik mesajlarını Ömer'e, teknik fedakarlığından dolayı Ercan'a ve katkı sahibi diğer arkadaşlara aktarıyoruz. Gerçekten 'demiştik...' Cuma günü yayınlanan spor manşetimizde büyük takımların transfer macerasını özetleyen arkadaşımız Halid Kayacan, "Hülle fiyaskosu" başlığıyla, "Biz zamanında bu işin olmayacağını söylemiştik" demek istedi. Gerçekten, kulüpler bu transferlerin kesinleştiğini(!) ilan ettiği sıralarda, biz; bütün gazetelerin aksine, daha yolun başında yayınladığımız haber ve yorumlarla bu işin olmayacağını ilan etmiştik. Nitekim, 'by-pass'tan sonuç alamayacağını anlayan G. Saray, F. Bahçe ve Beşiktaş, ilgili kulüplerle masaya oturmak zorunda kaldı. Bizden Haberler * Saygıdeğer yazarımız Ömer Öztürkmen; bütün dostların bir araya gelmesine vesile olan muhteşem bir düğünle oğlu Rasih'in 'mürüvvetini gördü'. Özce-Rasih çiftine mutlu ve uzun bir beraberlik diler, Ömer ağabey ve eşi Sevim hanımın sevincini paylaşırız. * Başarılı bir operasyon geçiren yazarımız Altemur Kılıç'a "Geçmiş olsun" dileklerimizi sunar, en kısa sürede aramıza dönmesini temenni ederiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.