Rizeli mi, vefalı mı?..

A -
A +

RİZE - Artık maratonun sonuna yaklaştık. Allah izin verirse siz bu satırları okurken biz Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek ile son noktayı koymak üzere Batman'da olacağız. Bu son programda size önemli sürprizler hazırladığımızı da belirtelim. Rize'ye mecburen çok erken saatte geldik ve henüz esnaf işbaşı yapmadığı için nabız tutmaya, havaalanındaki kafeteryaları saymazsak sabahçı kahvelerinden başladık. Her tanışma faslında soyadımı duyan herkes, "Albayraklar'la akrabalığın var mı" diye sorar. Ben de "Yok, ben Konyalı'yım" diye cevap veririm. Bu net açıklamaya rağmen konuşmanın devamı genellikle şöyle devam eder: "Ama burnun Karadenizliler'e çok benziyor..." Bence bir sakıncası yok. Hatta içten içe memnun bile oluyordum. Düşünsenize... Burundan dolayı Başbakan'ın hemşehrisi sayılırdım. Ama bu gezide bütün hayallerim söndü. Zira bu buruna rağmen her Karadenizli, benim Karadenizli olmadığımı anladı. Gerçi, telefonu şarja takmak için girdiğim çay ocağına dalan birisi bana dönüp, "Şurada oturan müfettişlere üç torpilli çay..." dedi ama o da benim gibi yabancıydı galiba... IPhone'un zararları işte... VEFÂLİDUR RİZELİ... Malum Rize, Başbakan Erdoğan'ın memleketi ve kendisi burada çok seviliyor. Biz Başbakan'ın Kasımpaşa'da doğup İstanbul'da büyüdüğünü biliriz ama sanki hep Rize'de yaşamış. Zira neredeyse her Rizeli'nin kendisiyle ilgili bir hatırası var. Rizeliler bu muhabbeti vefa ile de süslemiş. Zira Rizeliler, 2007'de bağımsız aday Mesut Yılmaz'a yol verdi ise de kuruluşundan itibaren tek temsilcisi olarak AK Parti''yi Meclis'e gönderdi. Bu seçimlerde ise bir Mesut Yılmaz pürüzü de mevzubahis olmadığına göre 3-0'ın önünde bir engel görülmüyor. Program konuğumuz olan Türk siyasî tarihine "son devlet bakanlarından" diye geçecek olan sayın Hayati Yazıcı idi. Yayından sonraki çay sohbeti sırasında, Rizeliler'in bu tahmini kendisine iletip fikrini sorduğumda, "Biz fazlasını bekliyoruz"cevabını aldım ve çok şaşırdım. - Nasıl yani... Zaten toplam 3 milletvekili çıkaracaksınız?.. - Olabilir... Öyle yüksek bir oy oranına ulaşmalıyız ki, dördüncü milletvekili hakkımız olsaydı onu da biz çıkarmalıyız. SÖZLEŞMELİLER İÇİN SON NOKTA Sözleşmeli kardeşlerimiz sağ olsunlar bütün programlarımızda bizi yalnız bırakmadı. Biz de onların feryadını, etkili-etkisiz demeden görüştüğümüz her yetkiliye iletmeye çalıştık. Dünkü konuğumuz ise Devlet Personel Başkanlığı'nı uhdesinde bulundurması sebebiyle Başbakan'dan sonra konunun en yetkili kişisiydi. Meseleyi bütün çıplaklığıyla kendisine ilettik ve son durumu sorduk. Kendisi de konuya gösterdiği hassasiyetin bir emaresi olarak reklam arasında Devlet Personel Başkanı sayın M. Tekin Arslan ile görüştü ve nihai durumu açıkladı: Belediyelerde ve diğer bazı kamu kurumlarında çalışan sözleşmeliler, yapılmakta olan bir düzenleme ile 4B kapsamına alınarak kadrolu olacak. Çok farklı bir statüye tabi olan 4C'lilerle ilgili herhangi bir çalışma yok. AYDER Mİ, KÜMBET Mİ? Bu arada bazı Rizeli dostlarımız bizim önceki günkü Giresun notlarımız arasındaki Kümbet Yaylası muhabbetimizi okumuşlar ve biraz da bozulmuşlar. Oysa biz, bugüne kadar Karadeniz Bölgesi dışında gördüğümüz bütün 'yeşil'lerin çakma olduğunu söylemiştik. Dediler ki, "Sizi Ayder Yaylası'na götürelim de yeşil görün..." Benim "Hayır" demem mümkün mü?.. Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra menzile ulaştık. Zaten yol boyunca gördüğüm manzara sebebiyle ben kendimden geçmiştim. Fotoğraf makinemi alıp kendimi, yaylanın sadece kuş sesleriyle delinen sükûnuna bıraktım. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. Batuhan'ın, "Programa geç kalacağız" paniği ile kendime geldim ve hemen dönüşe geçtik. Ama bana, "Kümbet mi, Ayder mi" diye sormayın lütfen... Her ikiside...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.