Ya Almanlar, "Önden buyurun" deseydi...

A -
A +

> BERLİN Almanya'nın gündeminde Türkiye ve Türkler var. Sirkeci'den tekrar kalkan tren Türk siyasetçilerle birlikte 50 yıllık bir yükü de Almanya'ya taşıdı. Dün Başbakan Erdoğan'ın da dahil olmasından sonra en üst seviyede gündeme yerleşmiş olduk. Türkler, elbette yarım asırdır burada. Ama bence bu yarım asırlık serüven, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından düzenlenen ve Berlin'de iki gündür devam eden "50. Yılında Almanya'daki Türkler Sempozyumu" sayesinde "resmiyet" kazandı. Çünkü... 1961'de, birkaç yıl sonra geri dönecekleri özellikle vurgulanan anlaşma çerçevesinde Türkiye'nin trene bindirip "postaladığı" bu garibanlar, burada karşılaştıkları bütün zorluklara göğüs germiş, Almanya'nın geri gönderme gayretlerine direnmiş ve bu soğuk toplum içerisinde imkansızı başararak kendine yer bulmuş. Ama Almanya'nın, artık ihtiyacı kalmadığını düşündüğü bu insanları başından atma hayalleri hiç bitmemiş. Hâlâ yürürlükte olan "Alman vatandaşı olmak istiyorsan Türk vatandaşlığından çıkacaksın", daha da beteri, "Almanca bildiğini sınavla ıspatlayamayan eşini, anneni-babanı yanına getiremezsin" gibi çağ dışı uygulamaların hedefi başka ne olabilir? İşte, bu platformda Türk yetkililer, "Meğer vatandaşlarımızı Sirkeci'den davul-zurna ile meçhule uğurlamışız" derken, "Sadece iş gücü beklerken, insanların geldiğini" geç fark eden Almanlar ise bütün engellemelerine rağmen Türklerin artık bu toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu itiraf ediyordu. Nasıl etmesinler ki, bir zamanlar köle seçer gibi uzun sopalarla uzaktan muayene ile işe aldıkları bu insanlar bugün, kurdukları 70 bin işletmede 400 bine yakın işçi çalıştırarak 35 milyar Euro ciro oluşturmanın ötesinde bu ülkeye spordan siyasete, sanattan sosyal hayata her alanda çok önemli katkılar sağlamış. Hepsi bir tarafa artık binlerce Alman gelinimiz, bu evliliklerden doğan 120 binin üzerinde ortak ürünümüz var... Velhasıl bu sempozyum, içten içe herkesin kabul ettiği bu gerçeğin resmiyet kazanması açısından çok önemli. Bundan sonra her iki ülke de bu fiili duruma uygun politikalar üretecektir. "Bu noktada asıl eksiği olan Almanlar'dır" diye düşünebilirsiniz. Ama siz, burada yaşayan vatandaşlarınızın daha en temel hak olan "seçme" hakkını kendisine verememişseniz, burada yaşayan 3 milyon Türk'ü baştan siz yok sayıyorsunuz demektir. Bu durumda, başka bir devletin ciddiye almasını nasıl beklersiniz? Ya Almanlar, kendi vatandaşlarımıza daha Anayasal hakkını bile veremediğimizi hatırlatıp, "Siz önden buyurun"deselerdi ne cevap verecektik acaba?.. Sonuç... 50 yıl önce Münih Tren İstasyonu'nda 11. Perona yanaşan Gurbetçi Treni ile başlayan serüven 1-11-11 tarihinden itibaren yeni bir aşamaya geçti. Her iki ülke bu sempozyumda ortaya koyduğu samimiyeti sürdürürse, macera mutlulukla, Türk filmi mutluluk sahnesiyle bitecek. Yok her şey salonda kalırsa gurbetçiler, "Almanya acı vatan" türküsünü bilmem kaç nesil daha çalmaya devam eder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.