Bu yapı devam edemez

A -
A +

1 Nisan 2010 tarihinde 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin nöbetçi hâkimi, Balyoz Darbe Planı soruşturması kapsamında tutuklu bulunan 21 şüpheliyi tahliye etti. Bu tahliye kararı toplum vicdanında rahatsızlığa yol açtı. Kendi adıma, şüpheli de olsalar bu insanların tahliye edilmesine sevinmiştim. Çünkü, bunların bu saatten sonra delil karartma imkânları yok. Deliller elde edilmiş ve bu delillerin gerçekliğine ilişkin raporlar alınmış. Ayrıca şüphelilerin kaçma imkânları da yok. Tutuksuz yargılanmaları da mümkün. Emekli Korgeneral Engin Alan ile uzun süre çalıştım. Gözaltına alındığında çok üzülmüştüm, tahliyesine sevincim de yarım kaldı. Şüphelilerin geçmişte ülkemiz için yaptıkları hizmetler başımızın tacı. Olabildiğince tutuksuz yargılama imkânı hepimizin arzusu. Ancak; daha önce üç kez tahliye talebinin mahkemelerce reddedilmiş olması, delillerde bir değişiklik olmaması, tüm tahliyelerin sayın hâkimin nöbetçi olduğu haftaya denk gelmesi, rapor alıp ifade vermeye gelmeyen birçok şüphelinin o hafta içerisinde kendiliklerinden gelip ifade vermeleri açıkçası birçok insan gibi beni de rahatsız etti. Star Gazetesi Ankara temsilcisi Şamil Tayyar 24 Mart tarihli yazısında, "Kuban şimdi nöbetçi hâkim. 22 Martta başlayan nöbet 29 Martta doluyor. Merak ediyorum, bu arada sürpriz tahliye kararı çıkabilir mi?" diye soruyordu. Tahliyelere bir insan olarak sevinmeme rağmen, şaibeli ve kapalı devre işbirlikleri ile gerçekleşmiş olması şüphenin oluşmasına da yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı adına üzülmüştüm. Ancak İstanbul 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin üç hâkimi oybirliği ile aldıkları kararda, hakim Oktay Kuban'ın takdir hakkını, "sınırsız, sorumsuz ve keyfi" kullandığını öne sürdü. "Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut olgular varken, soyut gerekçelere dayalı tahliye usul ve yasalara aykırı" dedi. Tahliye edilenlere tekrar tutuklama kararı çıktı.. Yargılama süreci tutuksuz devam edebilirdi. Ancak 3 hâkimin oybirliği ile aldığı karara da saygı göstermek durumundayız. Yaz kararnamesi çıkarılırken HSYK'da çıkan tartışmaların nedenini şimdi daha iyi anlayabiliyoruz. Yaz kararnamesinde Ergenekon davasını yürüten savcı ve hâkimleri HSYK değiştirmek istemişti, kriz de ondan çıkmıştı. Yaz kararnamesi ile Ergenekon davasına atanan Sayın Kuban'ın ilk icraatı Dursun Çiçek'i tahliye etmek olmuştu. HSYK kritik davalara atama yapıyor. Yürütülmekte olan bazı davalara doğrudan müdahale ediyor. Şemdinli iddianamesini yazan savcıyı meslekten men eden de HSYK. Yüksek yargının ideolojik bağımlılığı ülkemizde yargı bağımsızlığının önündeki en büyük engel. Genelkurmay Başkanının ricası ile savcısını meslekten men eden bir yapı varlığını bu hali ile devam ettiremez. Yargının ideolojik bağımlılıktan kurtulması yasal düzenlemelerden daha çok eğitimle ilgili bir sorun. Yüksek yargı vesayet rejiminin bekçiliği yerine, demokrasinin, insan haklarının ve evrensel hukukun bekçiliğine soyunmadan bu sorun çözülemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.