Başbakan Erdoğan demokratikleşme paketini 30 Eylül günü yapacağı basın toplantısı ile kamuoyuna açıklayacağını söyledi. Bu demokratikleşme paketinde neler var doğrusu kamuoyu merak ediyor. Türkiye siyaseti yeni sivil demokratik bir anayasa yapmayı, yürürlükteki kanun, yönetmelik ve mevzuatı da yaptığı yeni anayasaya göre düzenlemeyi becerebilse, bu tür demokratikleşme paketlerine gerek kalmayacak. Ama gördüğünüz gibi yeni bir anayasa yapmak için milletten vize alan bu Meclis 3.5 yıldır yeni anayasa çalışmasını tamamlayabilmiş değil. Hükümet de bu açığı reformlarla ve demokratikleşme paketleriyle kapatmaya çalışıyor. Ülkemizde hak ve özgürlükler noktasında dezavantajlı durumda olan birçok sosyal kesim var. Kürtlerden Alevilere mütedeyyinlerden azınlıklara kadar birçok sosyal grubun çok ciddi sorunları ve bu sorunların büyük bir bölümü, darbe anayasası ve ona dayalı çıkarılmış mevzuattan kaynaklanıyor. Türkiye'nin artık bu ayıplardan kurtulması , bu dezavantajlı kesimlerin sorunlarını AB standardını ölçü alarak çözmesi gerekiyor.
AK Parti hükümetleri 2002 yılından bu yana devrim niteliğinde reformlar yaptı ama hala ciddi sorunlar var ve o sorunları çözecek cesur reformlara ihtiyaç var. Peki hükümet bu reformları neden yıllara yaydı ve bir çırpıda yapmadı. Çünkü şartlar ve ortam buna hazır değildi. Eğer hükümet acele etseydi rahmetli Erbakan Hoca'nın 28 Şubat'ta karşılaştığı sorunlarla karşılaşırdı. Mısır'da Mursi'nin başına gelenlerle karşı karşıya kalırlardı. Hükümetler duygularıyla değil akılları ile hareket ederek reformlar için gerekli altyapıyı, ortamı hazırladılar, toplumu hazırladılar, gerisi kendiliğinden geldi. Yeni demokratikleşme paketi içinde yer alan "kamuda başörtüsü" serbestliği kararını hükümet 2003'lerde alsaydı bu ülkede zinde kuvvetler darbe yapmak için en hayati gerekçeye kavuşmuş olurlardı. Bakın Sayın Başbakan ne diyor; "Eğer imkan olsa idi, 11 yıl önce iktidara geldiğimiz gün biz bütün bu reformları yapmak isterdik. Ama partimizin kapatılması davasından Danıştay saldırısına, darbe senaryolarından sokak eylemlerine, bürokrasinin direncine kadar nice engellerle mücadele ederek bugünlere ulaştık" Reformları neden bir çırpıda yapamadığımız Kürt sorunundan azınlıkların sorununa, inanç ve ifade özgürlüğüne neden radikal adımlar atamadığımız Başbakanın sözlerinin içinde var.
Demokratikleşme paketi için birçok yorum yapıldı. Toplum yüksek beklenti içerisine sokuldu. Bunu hükümet değil basınımız yaptı. Sonra da paket açıklanınca 'dağ fare doğurdu' diye manşet atarlar. Ben şahsen bu pakette çok radikal düzenlemeler beklemiyorum. Neden? Nedeni Sayın Başbakan'ın açıklamasında gizli. Başbakan; "Paket bir son değil, bir aşama ama çok önemli bir aşama" diyerek pakette yer almayacak konular için umutların devam etmesini istiyor.
Paketle; TCK ve TMK'de yapılacak önemli değişiklikler var. KCK ve tutuklu gazeteciler bu değişikliklerden olumlu etkileneceklerdir. Ana dilde kamu hizmetlerinin sağlanması, özel okullarda ana dilde eğitim, kamuda başörtülü hizmet verme konusu, cem evlerine ve yöneticilerine hukuki bir statü kazandırma, kaynak sağlama, küçük partilere de hazine yardımı verilmesi, seçimde 'daraltılmış bölge' sistemine geçilmesi, yerleşim birimlerinin eski isimlerinin verilmesi gibi pek çok yenilik var. Başbakan'ın konuyu kamuoyuna açıklamasından sonra belli bir süre kamuoyunun konuyu tartışması beklenecek daha sonra tartışmalar ve toplumun eğilimleri dikkate alınarak harekete geçilecek. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası değiştirilerek özel okullarda ana dilde eğitimin önü açılabilir, 'daraltılmış bölge' seçim sistemi ile seçim barajı anlamsız hale getirilebilir. Pakette Alevi vatandaşlarımızın taleplerine yönelik önemli düzenlemeler yer alabilir. İnşallah sonuç ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olur.