Gözaltılar sürpriz değil!

A -
A +

Dün sabah Ankara'da şok diye nitelendirilen gözaltılarla güne başladık. Temmuz sıcağında son gelişmelerle birlikte Ankara'daki hava daha da ısındı. Bir taraftan AK Parti'ye kapatma davasında sona yaklaşılırken diğer taraftan 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' darbe girişimlerinde isimleri telaffuz edilen eski bir Kuvvet Komutanı ile yine eski bir Ordu Komutanının gözaltına alınması Ankara'daki harareti iyice artırdı. Bu gözaltılar şahsen benim için sürpriz olmadı. Gözaltına alınanların bir kısmı aylardır adeta bunu bekliyorlardı. Gözaltına alınma esnasında ilgili kişilerin ev ve iş yerleri de bence boşuna arandı. Çünkü bu kişilerin çoğunda bu beklenti vardı ve hazırlıklı idiler. Hatırlayın lütfen. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral (E) Özden Örnek'in günlükleri basına yansımıştı. Bu günlüklerde 2004 yılı ve devamında zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral (E) Aytaç Yalman ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral (E) Şener Eruygur'un planladıkları darbe girişimleri tüm detayları ile anlatılmıştı. Sayın Örnek ilk aşamada inkâr etse de güvenlik güçlerinin yaptığı inceleme sonucu anılan günlüğün Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı raporlarla kanıtlandı. O tarihte Genelkurmay 2'nci Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ ile zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral (E) Hilmi Özkök'ün çabaları ve demokrasiden yana tavır takınmış olmaları bu darbe girişimlerinin sonuçsuz kalmasını sağlamıştı. Eski Birinci Ordu Komutanı Orgeneral (E) Hurşit Tolon bu işin neresindedir, onu bilmiyorum. Ama Ankara'da görev yapan her gazeteci o dönemde Jandarma Genel Komutanlığı yapan Sayın Eruygur'un kendi mesleği ve görev alanı dışında bir siyasi mühendislik projesinin peşinde ve içinde olduğunu bilirler. Vaktinin büyük bölümünü askerlik mesleğine değil bu işlere ayırmıştır. Kendi devir teslim törenine davet ettiği sivil şahsiyetlerin listesini iyi incelerseniz fikir sahibi olursunuz. Bugün yaşadığımız bazı sıkıntılar, TSK'nın geleneksel terfi sistemine müdahale ederek kafasındaki komuta kademesini oluşturmaya çalışan ve hâlâ TSK'nın yönetiminde etkin olmak isteyen eski genelkurmay başkanlarımızdan birisinin bıraktığı mirastır. Sürpriz olan, kimsenin alışık olmadığı şey emekli de olsa orgeneral düzeyindeki insanların da gözaltına alınabileceği gerçeğidir. Savcının delilleri çok güçlü olmasa bu iki ismi gözaltına almaya cesaret edebilir miydi? Hep birlikte göreceğiz. Eğer gözaltılar ideolojik gerekçelerle, bireysel kanaatlerle yapılmışsa bu durum yargıya ciddi zarar verir. AK Parti kapatma davasında olduğu gibi millet vicdanını yaralar. Ama eğer savcı gözaltına alınan bu insanların demokratik rejime karşı bir darbe girişimine yeltendiklerine ilişkin sağlam delillere sahipse kimsenin itirazı olmaz. Kurulduğu günden bu yana AK Parti'ye endişe ile bakan, kuşku duyan, Cumhuriyetin temel değerleri için bu partiyi tehdit olarak gören bürokrat, iş adamı, gazeteci ve öğretim üyeleri var. Bu doğal. Bu kişilerin AK Parti'ye karşı mücadelede iş birliği yapmaları da doğal. Doğal olmayan, yanlış olan bu cephenin bu parti ile mücadelesini demokrasi ve hukuk kurallarını çiğneyerek, antidemokratik yöntemlere başvurarak yapmasıdır. Bu yöntemlere başvurulunca yargının devreye girip demokrasi ve hukuk devletini koruması normal. Umarım, savcının akıbeti Şemdinli Savcısı gibi olmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.