Baykal'ın İstanbul'da yerel seçimlere yönelik bir salon toplantısında çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması siyasetin yeni tartışma konusu oldu. Kimileri, "CHP artık din istismarı yapanlara karşı çıkamaz. Baykal kıyafet devrimi yapan Atatürk'ün emanetine hıyanet ediyor. Oy uğruna CHP'nin ilkelerini çiğniyor. Başörtülü-çarşaflı oylara tamah ederek bugüne kadar söylediği her şeyle çelişiyor. Seçime üç gün kala bunun inandırıcılığı yok. Başbakan Erdoğan, çarşaflı kadınlara AK Parti rozeti taksaydı biz ne yapardık? Baykal'ın bu hareketi dine saygılı bir parti imajından çok seçim öncesinde dini siyasete alet eden, dini oy için istismar eden bir parti imajı doğruyor" diyorlar. Kimileri de, "CHP'nin klasik tabanının oyları ile iktidara gelmesi mümkün değil. Bir kitle partisi olarak her kesimin oyunu alabilmesi lazım. Takiye bile olsa, Baykal'ın bu çıkışı olumludur" yorumunu yapıyorlar. CHP'nin yeni açılımını AK Partililer olumlu buluyor. İstismar amacı gütmediği sürece pozitif bir gelişme olarak değerlendiriyorlar. Ancak Ankara'da çoğu çevreler Baykal'ın çarşaflı kadınlara rozet takmasını seçim yatırımı olarak görüyorlar. Bunu söyleyenler, Sayın Baykal'ın samimi olmadığını, daha 22 Temmuz seçimlerinde kara çarşaflı kadınların resimlerini malzeme olarak kullanıp Türkiye'nin İranlaştığını ileri sürdüğünü hatırlatıyorlar. Aynı çevreler, AK Partili Belediyelerin gıda-kömür-giyecek gibi yardımlarını "Sadaka kültürü oluşturuyorlar. Vatandaşı dilenci haline getirdiler" diye eleştiren CHP'lilerin mahalli seçim öncesinde ağız değiştirdiğini, Belediye Başkanlıklarını kazanmaları halinde bu yardımları iki katına çıkaracaklarını söylediklerini iddia ediyorlar. Bu doğru. CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Karayalçın'ın bu tür vaatleri var. İster seçim yatırımı olsun, ister takiye yapıyor olsunlar Önder Sav'ın genel sekreter olduğu bir partinin böyle bir açılımda bulunmasını önemsiyorum. Halktan kopuk bir partinin, toplumun tüm kesimlerine ulaşma çabası beni rahatsız etmiyor. Bilakis demokrasimizin gelişimi açısından mutlu ediyor. Sandığın gücü, tüm partileri toplumsal talepleri dikkate almaya zorluyor. Bu doğal bir süreç.