Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan başlayarak tek parti döneminde millete yapılan baskı ve zulümler nedeniyle insanlar ibadetlerini gizlemişler. Tekke ve zaviyelerin kapatılması, tarikat faaliyetlerinin yasaklanması ve bunları ihlal edenlere ağır cezalar verilmesi nedeniyle insanlar inançlarını ve bunları icra ettiği mekânları hep gizlemişler.
Tek parti anlayışı istediği kadar yasaklasın; insanlar ibadetten, zikirden semahtan ve sema yapmaktan vazgeçmemişler. Peki, mekânları nasıl gizlemişler? Bunun bir örneğini memleketim Zile'de gördüm. Uzun yıllardır Zile'ye gitmeme rağmen farkına varamadığım bir mekâna götürdü beni arkadaşlarım. Mekânın ismi Müftüoğlu Tekkesi. Burası Halveti tarikatının dergâhıymış. Zileli Muharrem Efendi, Sivas'ta türbesi bulunan Şemsi Sivasi hazretleri ve uzun yıllar Sultan Ahmet Camii imamlığını yapan din âlimi Abdülmecid Sivasi hazretleri bu tekkeden yetişmiş.
Tekke ve zaviyeleri yasaklayan kanun çıkınca Anadolu'daki birçok tekke ve zaviye yıkılmış. Anadolu insanının yol göstericiliğini yapan önemli şahsiyetlerin yetiştiği bu dergâhların yıkılmasına halk çok üzülmüş ve o günden bu yana CHP'ye kırgın devam etmişler. İşte o günlerde Müftüoğlu Tekkesi'nin yıkılmasını önlemek için tekkenin zikir hanesi, derviş odaları, kütüphane ve diğer bölümlerinin bulunduğu alanlar akıllı hemşerilerim tarafından yüksek duvarlar örülerek kapatılmış. Türkiye'de tek parti iktidarının zulmü ortadan kalktıktan sonra o çevre duvarları yıkılmış ve tekke eski ihtişamıyla ortaya çıkmış.
Müftüoğlu Tekkesi aynı zamanda aşevi olarak da hizmet görmüş. Hali vakti yerinde olan insanların desteği ile aralıksız ihtiyaç sahiplerine yemek verilmiş, köylerden şehre gelen insanlar tekkede kalıp sohbete ve zikre katılırlarmış. Alevi ve Sünni vatandaşlarımızın iç içe yaşadığı Zile'de bu tekke sosyal barışın sağlanmasında önemli bir misyon üstlenmiş. Sünni Halveti Tarikatı'nın tekkesine Zile'nin Alevileri de gelirmiş. Tekkenin müritlerinin büyük bölümü Alevi vatandaşlardan oluşuyormuş. Öyle ki cemden çıkan Aleviler bu dergâhta zikir halkasına girer, tarikatın şartlarını yerine getirirlermiş. Herhalde o sebeptendir ki Zile'deki Alevi vatandaşların bir bölümü namazlarını kılar oruçlarını tutar hem camiye hem cemevine giderlermiş.
Müftüoğlu Tekkesi bugün kapılarını ziyaretçilere açmış, köşede gözetleyen inzibat, polis filan yok çok şükür. Tek parti döneminin inanç ve kültür dünyalarında açtığı derin yaralar tek tek sarılıyor. Anadolu insanı kendi kandillerini ve fenerlerini bulup onların yol göstericiliğinde ilerliyor. Tekke ve zaviyelerle ilgili kanunu neden hâlâ muhafaza etmeye çalıştığını Alevi vatandaşlarımız CHP'ye sormalı. Şu anda yürürlükte olan o kanuna göre cem de semah da sema da zikir de tekke de dergâh da yasak. Dergâhı cemevine dönüştürenler o kanunun zulmünden kurtulmak ve etrafından dolaşmak için bu yola başvurdular yoksa eskiden cemevi diye bir şey yoktu, dergâhlar vardı.
Kalplere, inanç dünyamıza, örf ve töremize konan tüm yasakların kalkması, Anadolu'nun zincirlerinden kurtulması dileğiyle tüm okuyucularımın Kurban Bayramını kutluyorum.