Van depreminde Bayram Oteli'nin enkazı altında kalarak şehit olan meslektaşlarımız Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir'e Yüce Allah'tan rahmet; ailesine ve çalışma arkadaşlarına sabr-ı cemil diliyorum. Okurlarına görüntü ve haber ulaştırmaya çalışırken Bayram Oteli'nin enkazı altında kalıp "vazife şehidi" oldular. Allah rahmet eylesin. Van depreminden sonra şu anda yapılması gereken en acil iş Van ve Ercişlilerin kış mevsimini rahat atlatabileceği geçici barınma ve ısınma sorunlarını gidermek. Hükümetin konuya yaklaşımına ve hassasiyetine bakılırsa; devlet Van ve Erciş'in acil sorunlarını en geç bir yıl içinde giderecektir. Devletimiz güçlü ama bu yaraları sarmak için yeteri kadar imkânınız olsa da bazı şeyleri yapmak için zamana ihtiyaç var. Kalıcı iskanı bitirmek için en az bir yıllık süreye ihtiyaç var. Van depreminden şu sonuçlara varabiliriz; arama-kurtarma ve tahliye konularında Marmara depreminden bu yana Türkiye çok başarılı bir noktaya gelmiş. Depreme ilk müdahale; depremde arama-kurtarma faaliyetleri, yaralılara acil müdahale, depremzedelere yardım gibi konularda çok iyi bir noktaya gelmişiz. Marmara depreminden birçok alanda önemli dersler çıkarıp, eksikliklerimizi gidermişiz. Depreme dayanıklı yapıların yapılması için gerekli olan her türlü yasal ve idari mevzuatı çıkarmışız. Ama iş uygulamaya gelince çuvallamışız. Herkesi itham etmek doğru değil ama bir kısım ahlaksız yapımcı, bir kısım ahlaksız yapı denetimci ve bir kısım ahlaksız kamu görevlisi iş birliği yaparak mevzuatın etrafından dolaşıp kuralları çiğnemiş. Diğer yandan mevcut binalarımızın depreme dayanıklılığını ya kontrol ettirmemişiz ya da kontrol ettirdiysek bile bu kontrolün gereği olan maliyet ve külfetten kaçınmışız. Herkes bu durumu bildiği halde göz yummuş. Van depremi bu gerçeği tüm çıplaklığı ile yüzümüze çarptı. Başbakanın, "İktidarı da kaybetsek gecekonduları ve depreme dayanıksız yapıları mutlaka yıkacağız" mesajının altında yatan gerçek budur. Türkiye deprem kuşağında bir ülke. Dayanıklı yapılar yapılması, dayanıklı olmayanların ya güçlendirilmesi ya da yıkılması konusunda yol ayırımına gelinmiştir. Bu konuda kararlı hareket edilmez ise depremlerde daha çok canlar verir, çok acılar çekeriz. İktidarı ile muhalefeti ile bu konuda taviz verilmemeli, kararlı olunmalıdır. Aksi halde çocuklarımız, torunlarımız çok daha acı bedeller öder. Artık sorunlarımızı, torunlarımıza bırakma alışkanlığını terk etmemiz gerekiyor. *** Mart 2011'de "Ergenekon terör örgütü üyesi olmak" ve "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri sızdırmak" suçlaması ile tutuklanan MİT eski Dış Operasyonlar Daire Başkanı Kaşif Kozinoğlu kaldığı cezaevinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Kozinoğlu iyi bir askerdi. MİT'te de birçok başarılı işe imza attığını tahmin ediyorum. Ama devlete bu kadar hizmeti geçen birisi vazifesinin sınırlarını zorladı. İşini yaparken yasaların kendisine verdiği yetkileri aştı. Döneminin müsteşarı O'nu 'yüksek yargıya müdahale' gibi kanunsuz işlerde kullandı. Devletin kritik noktalarında görev yapan bütün memurlara Kozinoğlu'nun hayat hikâyesinden ders almalarını tavsiye ederim. Kahramanlar, ülkesi için canını koyanlar, suç işleme ve kanunların dışına çıkma ayrıcalığına sahip değillerdir. Kahramanlıkları başımızın üstüne ama suç işleme ayrıcılığını tasvip etmiyoruz.