2010 yılında AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkede nasıl olur da "yargı krizi" yaşanır? Yaşanır, çünkü tam üyelik müzakerelerine başlanmış olsa da hâlâ ülke 30 yıl önce bir darbe döneminde hazırlanmış anayasa ile yönetiliyor. Darbe anayasası ile 30 yıl önce tesis edilmiş bir hukuk düzeninin bugünün ihtiyaçlarına cevap verebilmesi mümkün mü? Bu nedenle kriz çıkması son derece doğal. HSYK krizi, kapatma davası krizi, 367 krizi ve katsayı krizi gibi yüksek yargı kurumlarının verdiği kararlar sonucu onlarca kriz yaşadık. Yaşamaya da devam edeceğiz. Bu krizleri aşmanın yolunu Sayın Cumhurbaşkanı gösterdi. TBMM'ye ve Hükümet'e seslenerek, "Üyesi olmayı milli bir hedef haline getirdiğimiz AB kriter-norm ve standartlarını esas alarak çok süratli bir yargı reformu yapmak gerekiyor" uyarısını yaptı. Hatta birkaç konu hariç ilgili kurumların müşterek bir hazırlık üzerinde mutabakat sağladıklarını, mutabakat sağlanamayan konularda da AB standartlarının esas alınmasını ve kendilerinin de katkı vermeye hazır olduğunu belirtti. Gerçekten de bu krizlerden kurtulmanın ve yeni krizleri engellemenin tek çaresi yargı reformunun yapılmasıdır. Üniversiteler, barolar, STK'lar ve AB yargı reformu ihtiyacını dile getiriyor. İktidar partisi ve diğer siyasi partiler de bu ihtiyaca inanıyor. Daha birkaç gün önce TÜSİAD Başkanı Boyner, "Yargı reformu ile ilgili çalışmalarımız var. Hükümetle iş birliği yapacağız. Başbakan'la paylaştık" açıklamasını yaptı. Yargı reformu için Adalet Bakanlığı yıllardır, üniversiteler, Barolar Birliği ve yüksek yargı organları ile görüşerek bir hazırlık yapmış durumda. Altyapısı hazır. Peki hazır olmayan nedir? Hazır olmayan CHP ve darbe anayasasının sağladığı imtiyazları kaybetmek istemeyen yüksek yargı organları. CHP, AK Parti hükümetinin Meclis'e getireceği bir yargı reformunun, "yandaş yargı oluşturma" amacı taşıyacağı endişesiyle karşı çıkıyor. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği gibi AB standartlarında hazırlanacak bir reform ile nasıl yandaş yargı oluşturulabilir? Ayrıca CHP, AK Parti'nin ilelebet iktidarda kalacağına mı inanıyor? Aslında CHP, bir yargı reformu yapılmasını asla istemiyor. "Yandaş yargı" mazeretleri falan hikâye. Bilakis bir yargı reformu yapılması halinde CHP'nin yıllarca emek vererek oluşturduğu "Yandaş yargı" düzeninin sona ereceğinden korkuyor. Bırakın Hükümet'i, TÜSİAD'ın, TOBB veya baroların yargı reformu hazırlığını aynen Meclis'e taşısanız CHP yine karşı çıkacaktır. Çünkü, kim hazırlarsa hazırlasın yeni bir yargı reformu CHP'nin bütün hesabını altüst eder. Son on yıldır muhalefette olduğu halde iktidardaymış gibi muktedir olmasının sihirli formülü yok olur. 1991'de ne demişti CHP'li Adalet Bakanı Moğultay? "Seyfi Oktay ve benim dönemimde de 2 bin hakim aldık. Bu aldığımız kadrolar ileride yeşerecek demokrat insanlardır. Bu kadroları örgütüme vermeyim de, MHP'ye mi verseydim" diyerek tarihe geçmişti. O dönemde Adalet Bakanlığı'na 5 bin kişi alınmıştı. O gün dikilen ve bugün meyve verecek bir ağacı bir reformla kesmeye yanaşırlar mı? Yüksek yargının kritik kararlarında hukuk değil ideolojik öncelikler belirleyici olduğu sürece ne yaparsanız yapın bir şey değişmez.