İşlerin sakin olduğu, hava sıcaklıklarının etkisini fazlasıyla hissettirdiği günlerdeyiz. Böyle zamanlarda kimsenin iş yapası gelmez. Bir teklif verirsiniz, teklifinize cevap verecek kişi tam da teklifinizi verdiğiniz gün yıllık izne çıkar. Ödemenizi alacağınız gün finans müdürü tatile gider. Hepsi yerinde otursa patronları yattadır, ulaşamazlar. Onay alamazlar.
Aslında bütün bunlar birer bahane. Sıcaklar bahane. Pandemi bahane. Dünyadaki ve özellikle çevremizdeki savaşlar bile bahane.
Her zaman bir şey olacak. Birkaç yıl önce pandemiden, ondan sonra Rusya’nın Ukrayna’ya girmesinden, şimdilerde ise bölgedeki İran - İsrail arasındaki çekişmeden dolayı işler durgun diyorduk. Bugünlerde yaz sıcakları.
Arada kargo acentesine uğrarım. Doğu Sanayi’nin içindeki bir şubenin müdürü Turan Bey’le laflarız. Her gittiğimde bir firmanın acenteyi ürünleriyle doldurduğuna şahit olurum. Bilmediğim bir marka, bilmediğim bir ürün. Ama yüzlerce satılmış. Üst üste, yan yana yüzlerce ürün.
Bizim Türkiye’deki esnaf, tüccar, imalatçı, sanayici, girişimci, kısacası ürün ya da hizmet üreten herkesin yapması gereken tek bir şey var.
Herkesin yaptığını yapmamak, benzer ürün yaparken de herkesten en az bir farkla yapmak.
Aynısı olan ürünleri üreten ve satanlar bugün sermayeden yiyecek, yarın sermayesi bitecek ve dükkânı kapatacak.
Tarım işçisi ve tüccarı, portakalı portakal olarak satıyorsa onun da devri kapanacak. Onun talebi bitmeyecek ama sattığı fiyat günbegün düşecek. O da portakalından bir şey üretmek zorunda. Ya da farklılaştırarak üretmek zorunda.
İşinden ya da işinden kazandığı paradan memnun olmayanlar -genellikle bu aralar kulağıma çok çalınıyor- sektör değiştirme eğilimine giriyor.
Örneğin teknolojiyle ya da yeni çıkan ürünlerden dolayı kaybolan mesleklerin erbabı olanlar bile bence işlerini yeni bir hüviyete kavuşturabilir. Çünkü artık nostaljik bir ürün olarak devam edebilir. Zira belli periyotlarla eskiye rağbet artıyor. Retro adı altında eski ürünler değerleniyor. Yani yemeni, pabuç, semaver üreticisi bile olsanız bunları günlük kullanım için değilse bile dekoratif ya da hediye amaçlı yahut isme özel üretip internetten satabilirsiniz.
Şu anda gramofonlar, müzik kutuları, ahşap radyolar, guguklu saatler retro ürün olarak geçiyor ve çok yüksek fiyatlara açık arttırmalarda iyi fiyatlara satılabiliyor.
Ama temelde para kazanamadığı için sektör değiştirenlere katılmıyorum. Zira bir sektöre girmek kolay, orada isim yapmak zor, o sektörü tüm dinamikleriyle, tüm incelikleriyle öğrenmek ise en zoru. En az 10 sene geçmesi gerekiyor derinliklerine kadar öğrenebilmek için.
Misal, el terminali sektörüne girdiniz, karşınızda ben varım. Çocukluğundan beri bu sektörde olan 23 yılını bu işe harcamış biri. Nasıl rekabet edeceksiniz?
Ben de eskiden bir sektöre girmeyi çok basit görürdüm. Bir alan adı al, bir site yap, tamam işte sektördesin. Yaş ilerleyince anladım ki bu iş öyle bir iş değilmiş. Basit görmek aldatıcıymış.
Elbette sektör değiştirmek isteyenler de bunu keyfinden istemiyor. Bence en iyisi “en iyi bildiğim işi daha farklı nasıl yaparım?” Buna kafa yormak gerekiyor.
Ben de bu aralar kendi şirketimde büyük bir yenilenmenin eşiğindeyim. Kafam sürekli “daha da farklı nasıl yaparım?” sorusuyla meşgul.
Bunu yaptığınızda ve bunu da her zaman yaptığınızda kimse sizinle rekabet edemiyor. Çünkü sizin dünkü farklılığınızla rekabet etmeye çalışırken siz bugün başka bir farklılık ortaya koyuyorsunuz. Hep bir adım geride kalıyorlar. İşte bu da rekabet üstünlüğü demek.
Özetle krizin çözümü burada. Bunu yaparsak kurla, faizle, ekonomik krizle işimiz kalmaz.
Ömer Ekinci'nin önceki yazıları...