Hakemler nasıl “güvende” olsunlar?

Bu 3 Ocak’ta yapılan “ara klasmanlar” birçok soruyu ve endişeyi beraberinde getirmiştir!
VAR kadrosundan çıkarılan Hüseyin Göçek ve Suat Arslanboğa daha bundan beş ay önce bu kadroya törenle alınmışlardı.
MHK talimatı 55. maddeye göre “VAR kadrosu sezon başında belirlenir” diyor.
37. maddeye göre de “Hakemler sezon başı ve devre arası belirlenir” diyor.
Diyelim ki; bunu da kitabına uydurdunuz! Şu soruya cevap vermeniz gerekir…
Hüseyin Göçek ve Suat Arslanboğa’nın yerine aldığınız Kutluhan Bilgiç ve Neslihan Muratdağı ikna edici tercihler mi? Gözü kapalı; “VAR görevi” verebilecek misiniz?
Nezaketen de olsa Hüseyin Göçek ve Suat Arslanboğa’yı arayıp bu kararınızı izah edebildiniz mi?
VAR’da Hüseyin Göçek’ten, Suat Arslanboğa’dan daha kötü performanslar yok muydu?
Gelelim Mete Kalkavan’a…
VAR’da şiddetle hakeme ihtiyacınız var!
Elinizde Avrupa’da ve Türkiye’de ciddi bir birikim ve tecrübeye sahip olmuş olan Mete Kalkavan var. 
Sırf Trabzonspor’a verilen söz yüzünden ipini çektiniz!
Bu çıplak gerçek; ligin ikinci yarısında hakemlerin bilinçaltına yerleşmiştir. Bunu not edin!

 

 

Artık sadece acı ve eziyet veriyor!

 

 

Türkiye’deki hakemlik çatısı altından ayrılanlara müthiş bir huzur ve enerji geliyor!
BARIŞ ŞİMŞEK: Azerbaycan Hakem Kurulu Başkanı oldu, belki hayatının en güzel günlerini yaşıyor. Hakemlik ve hakem yöneticiliği günlerinden mutlaka çok daha huzurlu.
CÜNEYT ÇAKIR: Gürcistan Hakem Kurulu Başkanı oldu. FIFA eğitimcisi, UEFA gözlemcisi. FIFA Kulüpler Dünya Kupası için Arabistan, turnuvalar, Avrupa statları hepsini geziyor. Kaostan uzak olmanın tadını çıkarıyor.
Fırat Aydınus, Bülent Yıldırım, Deniz Çoban, Bahattin Duran tartışmasız hakemlik günlerinden şu anda çok daha mutlu ve huzurlular!
Ali Palabıyık’ın hakemlikteki son iki yılı hayatının en kaos dolu günleri olmuştur.
Örnekleri daha da artırmak mümkün.
Huzur ve güvenin olmadığı yerde başarı asla gelmez!
Hakemlerin arkasında hiç kimse yok! Ne TFF, ne MHK! 

 

 

Hakemliğin kodlarını bilmek gerekir!

 

 

Hakem Akademisi kuruldu! Uzaktan bakınca çok iyi fikir. İhtiyaçtı.
Ancak hakemliğin kendine mahsus yazılı ya da yazılı olmayan bir ruhu vardır. Bunlara az çok hâkim olmanız gerekir.
Hakemler, yalnız adamlardır!
Hakemlik, çok sosyal olmaya gelmez! 
Hakem, az konuşur!
Hakemin, özel hayatı çok temiz olmalı!
İş disiplini, sorumluluk duygusu, doğruluk, cesaret olmazsa olmazlardır. 
Klasman düşen ile klasman yükselen hakemin duygusunu bileceksiniz!
Bunlar gibi hakemliğin kodlarını anlatan yüz madde sayarım.
Hakemliği uzaktan görenlerin, bilenlerin, anlamaya çalışanların işi kolay olmaz.
Bazı hakemlerin gelişimine şahit olacaksınız. Bazı hakemlerin nasıl yanlışa düştüklerini bileceksiniz.
30 yıldır hakemliği yazan/çizen ve takip eden biri olarak Hakem Akademisi’nin başında kim var, kimler var ben isimlerini bilmiyorum, hiçbirini tanımıyorum! 

 

 

Hakemlik onay makamı değildir!

 

 

Salı günü Süper Lig’de Alanya-Ankaragücü arasında bir sutopu (!) maçı seyrettik. 
Hakem, topun sekmediğini ve topun sürülemediğini test ediyor, kulübelere, oyunculara danışıyor; oyunu oynatıp oynatmamak için...
Bu ne biliyor musunuz? TFF ve MHK kulüplere o kadar teslim olmuş ki; hakem bile yetkisini kullanacak ama farkında değil. Bir onay alma ihtiyacı duyuyor!

 

 

Artık kim inanır; “yapay zekâ”ya?

 

 

Ben uzun bir süredir “yapay zekâ”ya inanmadığımı söylüyordum!
Şu vereceğim örnek beni haklı çıkarmak için kat kat yeterli sanırım.
Manuel tayin bile yapsanız; bu asla olmazdı!
Direnç Tonusluoğlu ligin ilk yarısında; yedi tane Süper Lig maçı yönetti.
Üç tanesi Alanyaspor’un iç saha maçı!
3. HAFTA: Alanyaspor - Hatayspor
8. HAFTA: Alanyaspor - Karagümrük
16. HAFTA: Alanyaspor - MKE A.Gücü
Bakın biri dış saha, ikisi iç saha olsa yine bir nebze kabul görür.
15 maçtan üç tanesi olsa yine kabul görür! Burada yedi maçtan, üç tanesi...