İmân edilmesi lâzım olan şartlardan birisi de, âhiret gününe inanmaktır. Bu zamânın başlangıcı, insanın öldüğü gündür ve kıyâmetin sonuna kadardır. Kıyâmetin ne zamân kopacağı bildirilmedi, zamânını kimse anlayamadı. Fakat Peygamber Efendimiz, birçok alâmetlerini ve başlangıçlarını haber vermiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: "Hazret-i Mehdî gelecek, Îsâ aleyhisselâm gökten Şâm'a inecek, Deccal çıkacak. Ye'cüc me'cüc denilen kimseler her yeri karıştıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler olacak. Din bilgileri unutulacak. Fısk, kötülük çoğalacak. Ahlâksız kimseler Emîr olacak, Allahü teâlânın emirleri yaptırılmayacak. Harâmlar her yerde işlenecek." ÖLDÜKTEN SONRA... Ölü kabre konunca, bilinmeyen bir hayât ile dirilecek, râhat veyâ azâb görecektir. Münker ve Nekîr adındaki iki meleğin, bilinmeyen korkunç insan şeklinde mezâra gelip suâl soracaklarını hadîs-i şerîfler açıkça bildirmektedir. Öldükten sonra, yine dirilmeye inanmak lâzımdır. Kemikler, etler çürüyüp toprak ve gaz olduktan sonra, bedenler, tekrâr yaratılacak, rûhlar bedenlerine girip, herkes mezârdan kalkacakdır. Bunun için, bu zamâna, Kıyâmet günü denir. Bitkiler havadan karbondioksit gazını ve topraktan su ile tuzları, yani toprak maddelerini alıp, bunları birleştiriyorlar. Böylece, organik cisimleri ve organlarımızın yapı taşlarını meydâna getiriyorlar. Senelerle uzun süren bir kimyâ reaksiyonunun, katalizör kullanarak, sâniyeden az bir zamânda hemen oluverdiği, bugün bilinmektedir. İşte bunun gibi, Allahü teâlâ, mezârda, su, karbondioksit ve toprak maddelerini birleştirerek organik maddeleri ve canlı uzuvları bir anda yaratacaktır. Böyle dirileceğimizi, Peygamber Efendimiz haber vermekte ve Fen ilimleri de, bunun dünyâda zâten yapılmakta olduğunu göstermektedir. Bütün canlılar, Mahşer yerinde toplanacak, her insanın amel defteri uçarak sâhibine gelecektir. Bunları, yerleri, gökleri yaratan, sonsuz kudret sâhibi olan Allahü teâlâ yapacaktır. Bunların olacağını, Allahü teâlânın Resûlü haber vermiştir. Onun söyledikleri elbette doğrudur ve elbette hepsi olacaktır. Sâlihlerin, iyilerin defteri sağ tarafından, fâsıkların, kötülerin arka veyâ sol tarafından verilecektir. İyi, kötü, büyük, küçük, gizli ve meydânda yapılmış olan her şey defterde yazılı bulunacaktır. Kirâmen kâtibîn meleklerinin bilmediği işler bile, organların haber vermesi ile veyâ Allahü teâlânın bildirmesi ile ortaya çıkarılacak, her şeyden suâl ve hesâp olunacaktır. Mahşerde, Allahü teâlânın dilediği her gizli şey meydâna çıkacaktır. Meleklere; "Yerlerde, göklerde neler yaptınız?" Peygamberlere; "Allahü teâlânın hükümlerini Onun kullarına nasıl bildirdiniz?" Herkese de; "Peygamberlere nasıl uydunuz, sizlere bildirilen vazîfeleri nasıl yaptınız? Birbiriniz arasında bulunan hakları nasıl gözettiniz" diye sorulacaktır. YA MÜKAFÂT YA CEZA!.. Mahşerde, îmânı olup, ameli ve ahlâkı güzel olanlara mükâfâtlar verilecek ve ihsânlar olacaktır. Kötü huylu, bozuk amelli olanlara ise, ağır cezâlar verilecektir. Allahü teâlâ, dilediği mü'minlerin büyük ve küçük bütün günâhlarını, ihsânı ile affedecektir. Şirkten, küfürden yani inkârdan başka, her günâhı, dilerse affedecek, dilerse, adâleti ile küçük günâhlar için de azâb edecektir. Müşrik ve kâfir olarak yani îmânsız olarak öleni, hiç affetmeyeceğini kendisi bildirmektedir. Muhammed aleyhisselâmın, bütün insanlara Peygamber olduğuna inanmayan, Onun bildirdiği emir ve yasaklardan birisini bile beğenmeyenler, bu hâlde ölürlerse, Cehenneme sokulacak, sonsuz azâb çekeceklerdir. Netice olarak, dünyâ hayâtı kısa, âhiret hayâtı ise sonsuzdur. Bunun için, âhiret hayâtındaki saâdeti kazanmak önce gelmektedir. İnsân ölünce, dünyâ hayâtı biter, âhiret hayâtı başlar. Âhiret hayâtı ise; tekrâr dirilinceye kadar Kabir hayâtı, sonra Kıyâmet hayâtı, bundan sonra da Cennet ve Cehennem hayâtı olmak üzere üç kısımdır. Üçüncüsü yani Cennet ve Cehennem hayâtı, sonsuzdur.