"Hep hayırlı, faydalı konuşunuz!"

A -
A +
Kıyâmet günü, insanın ağzından çıkan her sözünden suâl olunacaktır. Lüzumsuz, boş söz söyleyenler, hiç özür bulamayacaktır. Hayâ, çirkin şey yapmaktan, ayıplanmaktan çekinmektir ki, utanmak, sıkılmak demektir. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâdan hayâ ediniz!) buyuruldu.
Allahü teâlâdan hayâ etmek, şehvetlerini, yani nefsin isteklerini terk etmekle olur. Hayâsı olan, Allahü teâlâdan korkar, Onun, râzı olmadığı işlerden ve sözlerden kaçınır. Hadîs-i şerîfte; (Hayâ, îmândandır. Fuhuş söylemek, cefâdandır. İmân Cennete, cefâ Cehenneme götürür) buyuruldu. Hayâ ve îmân birlikte bulunur. Biri yok olursa, diğeri de yok olur.
Îmânı zedeleyen, hattâ îmânı gideren sözlerden ve işlerden sakınmalıdır. Çocuklarımıza, yakınlarımıza, îmânı ve îmânı gideren sözleri, küfür olan hareketleri öğretmeli ve bunlardan sakındırmalıyız. Elli dört farzdan birisi de, dilini harâm, fuhuş olan sözlerden korumaktır.
Bir gün hazret-i Ebû Bekir, Peygamber efenimizin huzûrunda otururlarken; kötü huylu bir kimse gelir ve edepsizlik edip, hazret-i Ebû Bekir'e dil uzatır, yakışıksız sözler söyler. Resûlullah efendimiz; o kimse edepsizlik ettikçe; bir şey söylemezler, bâzen de tebessüm ederler. Hazret-i Ebû Bekir; o edepsizin edepsizliği haddi aşınca; zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, kalkıp, giderler. Hazret-i Ebû Bekir de hemen Resûlullah efendimizin peşinden gider ve;
-Yâ Resûlallah! Niçin, bir hayâsız, edepsizlik edip, gönül incitirken, susup, bir şey söylemediniz de, ben ona söyleyince, kalkıp, gittiniz; sebebi nedir, diye arz ederler. Peygamber efendimiz buyururlar ki:
-Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmaya başladığı zaman, Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi. Sen, hemen gadaba geldin; söylemeye başladın. O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîsin olduğu yerde, ben durmam.
Hazret-i  Ebû Bekir, bu hâdiseden sonra, vakitli vakitsiz söz söylememek için, mübârek ağzına bir taş koyardı. Ne zaman söz söylemek lâzım gelse, önce düşünür, sonra, ağzından o taş parçasını çıkarıp, ne söz söyleyecek ise söylerdi. Sonra o taş parçasını ağzına alıp, tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu. Kimseye, hayırdan ve şerden dünya kelâmı söylemez, eğer muhakkak lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi. Yoksa, gece, gündüz tesbîh ve tehlîl ile meşgul olurdu...
Netice olarak, İslâmiyete uygun olmayan sözlerden ve hareketlerden sakınmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyurulduğu gibi:
(Hep hayırlı, faydalı konuşunuz. Yâhut susunuz.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.