İman artmaz ve azalmaz

A -
A +
İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleri, "İman artmaz ve azalmaz" buyuruyor. Çünkü iman, kalbin kabul etmesi, inanması demektir...

Sual: Halk arasında bazı kimseler için, "onun imanı çoktur" gibi sözler söyleniyor. İmanın artması, çoğalması ve azalması olabilir mi?

Cevap:
İman, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan, Peygamber efendimizden gelen haberlere inanmak ve inandığını söylemek demektir. Her lisan ile söylemenin caiz olduğu, Dürr-i yekta kitabında da yazılıdır. İbadetler imandan parça değildir. Fakat imanın kemalini arttırır ve güzelleştirir. İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleri, "İman artmaz ve azalmaz" buyuruyor. Çünkü iman, kalbin kabul etmesi, inanması demektir. İnanmanın azı çoğu olmaz. Azalan ve çoğalan bir inanışa inanmak değil, zan ve vehim denir. İmanın kâmil veya noksan olması, ibadetlerin çok ve az olması demektir. İbadet çok olunca, imanın kemali çok denir. O hâlde müminlerin imanları Peygamberlerin imanları gibi olmaz. Çünkü bunların imanları, ibadetler sebebi ile kemalin tepesine varmıştır. Diğer müminlerin imanları oraya yaklaşamaz. Her ne kadar, her iki iman da, iman olmakta ortak iseler de, birincisi ibadetler vasıtası ile başka türlü olmuştur. Sanki aralarında benzerlik yoktur. Müminlerin hepsi, insan olmakta Peygamberler ile ortaktır. Fakat başka kıymetler, üstünlükler bunları yüksek derecelere çıkarmıştır.

        * * *

Sual: Peygamber efendimizin vefatından sonra, ilk Müslümanlar arasında meydana gelen harplerin sebebi ne idi?

Cevap:
Eshab-ı kiram arasındaki muharebeler iyi niyetlerle, güzel sebeplerle yapılmış olup, inat ve düşmanlık ile değildi. Çünkü onların hepsi Peygamber efendimizin sohbeti ile, hırs, kin ve düşmanlık gibi şeylerden temizlenmişlerdi. Her biri kendi ictihadına göre hareket etmiştir. İctihadı doğru olanlara iki veya on sevap, isabet etmeyenlere de bir sevap vardır. O hâlde doğruyu bulmaya çalışıp da bulamayıp yanılanlarına da doğru olanlar gibi dil uzatmamak lazımdır. Hazret-i Ali kendisinden ayrılanlar için, "Kardeşlerimiz bizden ayrıldı, onlar kâfir, fâsık değildir. Çünkü ictihatlarına göre hareket ediyorlar" buyurmuştur. Peygamber efendimiz de, (Eshabıma dil uzatmaktan sakınınız!) buyurmuştur.

Eshab-ı kiramın hepsini büyük bilmemiz ve hepsini hürmetle, iyilikle anmamız lazımdır. Çünkü Eshab-ı kiramı sevmek, Peygamber efendimizi sevmekten ileri gelir. Eshab-ı kirama düşmanlık, Peygamber efendimize düşmanlık olur. Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri buyurdu ki:

"Eshab-ı kirama hürmet etmeyen bir kimse, Muhammed aleyhisselama iman etmiş olmaz."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.