Medenî olarak yaşayabilmek için...

A -
A +

Allahü teâlâ, insanları zayıf ve başkalarına muhtâç olarak yaratmıştır. Her insan, giyecek, yiyecek, barınacak gibi nice şeylere muhtâçtır. Zaten insan, muhtâç demektir. Hattâ, insanın iyiliği, güzelliği, muhtâç olmasından ileri gelmektedir. İnsanın kulluk yapması, gönlü kırık olması, hep bu ihtiyâcındandır. İnsan muhtâç olmasaydı, âsî, taşkın, azgın olurdu. İkrâ sûresindeki âyet-i kerîmede meâlen; (İnsan, ihtiyâçsız olunca, elbette azar!) buyuruldu. Bir kimse, kendi ihtiyâçlarını yalnız başına hâzırlayamaz. Zaten buna ömrü de yetmez. İnsanların ortaklaşa çalışmaları, birlikte yaşamaları lâzımdır. Bir kimse, kendi yaptığını, başkasına verir ve ondan da, kendisine lâzım olanları alır. İnsanların bu ortaklık ihtiyâcına; "İnsan medenî olarak yaratılmıştır" denmektedir. ADALET LAZIMDIR... İnsanların medenî olarak yanî birlikte yaşayabilmeleri için, adâlet lâzımdır. Çünkü her insan, muhtâç olduğu şeye kavuşmak ister. Bu arzûya, şehvet denir. Bir kimse, kendi arzû ettiği şeyi başkası alırsa, alan kimseye kızar. Böylece aralarında çekişme, zulüm ve işkence başlar. Toplu olarak yaşama imkânları ortadan kalkar. İnsanların toplu olarak yaşayabilmeleri için, aralarındaki münasebetleri düzenleyen ve adâleti sağlayan bilgiye, kurallara ihtiyâçları vardır. Bu kuralların da âdil olması ve bunlara uyulması lâzımdır. İnsanlar, aralarındaki münasebetleri düzenleyen kuralları hâzırlamakta anlaşamazlar ve adâleti sağlayamazlarsa, yine karışıklık olur. Bunun için, uyulması gereken bu kuralları, insanların üstünde bir âdil varlığın bildirmesi lâzımdır. Çünkü insanlar, yalan söylemenin kötülüğü hakkında bile, farklı düşünebilmektedirler. Birisinin kötü dediğine, diğeri iyi diyebiliyor. Neyin iyi ve kötü olduğunu, insanı ve her şeyi yaratan Allahü teâlâ bilir. Bunun için Allahü teâlâ, Peygamberler ve bunlarla dinler göndermiştir. Bunlara uyanlar, birbirleri ile iyi geçinir, birbirlerinin haklarına saldırmazlar, huzûr içinde yaşarlar. Kendi zevklerine, şehvetlerine düşkün olanlar ve kendilerini başkalarından üstün görenler, Allahü teâlânın Peygamber efendimizle bildirdiği İslâmiyetin hükümlerini beğenmezler ve bu hükümlere uymak istemezler. Başkalarının haklarına saldırırlar, günâh işlerler. Halbuki Allahü teâlâya îmân eden ve emirlerine uyan bir kimse, kötülük yapamaz, başkasının hakkına saldıramaz. Çünkü yaptığı kötülüklerinden dolayı hesâba çekileceğini ve bunun için azâb göreceğini bilir. Yaptığı iyiliklerin de zâyi olmayacağına, bu iyiliklere karşılık verileceğine inanır. Bu hâl, inanan kimse üzerinde çok kuvvetli bir müeyyidedir. Zira Peygamber efendimiz; (En kıymetli amel, elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir) buyurmuştur. EBEDÎ SAADET İÇİN... İnsan, sahibini, yaratanını tanır, îmân eder ve emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden sakınırsa, dünyâda rahat eder, huzurlu olur, âhirette de ebedi saadete kavuşur. İbâdetler de, insanın sahibini tanıması, hatırlaması, unutmaması için emredilmiştir. Her gün ibâdet yaparak, Allahü teâlâ hâtırlanır. İbâdet, Onun varlığını, Peygamberini, âhiretteki nimetleri ve azâbları tasdîk etmekle, inanmakla başlar. Bunlara inanmak ve ibâdetleri yapmakla, üç şey hâsıl olur: Birincisi, insan, şehvetine uymaktan kurtulur, kalbi temizlenir ve öfkelenemez. Zira şehvet ve gadab, yaratanı hâtırlamaya mâni olur. İkincisi, insanda, maddeler üzerinde yapılan tecrübelerle, his organları ile hâsıl olan bilgilerle ilgisi olmayan başka bilgiler, zevkler hâsıl olur. Üçüncüsü, iyilere nimetler, kötülük yapanlara azâb yapılacağı düşünülünce, insanlar arasında adâlet hâsıl olur. Netice olarak insan, medenî olarak yaratılmıştır. Öyle yaratılmıştır ki, birbirleri ile karışmak, bir arada yaşamak, yardımlaşmak ve birbirinin haklarına uymak zorundadır. Bu haklar ve vazifeler ise, Allahü teâlâ tarafından Peygamberler vasıtası ile bildirilmiştir. Bunlara uyulursa, insanlar dünyada rahata, âhirette de ebedi saâdete kavuşurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.