'Dili iyi gözet'

A -
A +

Türkçe'nin en eski kitabî kaynaklarından biri ve mesnevisi olarak kabul edilen Kutadgu Bilig (Saadetli Olma Bilgisi), bugünlerde yeniden gündemde. Yusuf Has Hacib'in 1069 yılında kaleme aldığı eser, ilk bakışta siyasetnâme gibi görünse de daha çok bir ahlâk kitabıdır. Kaleme alındığı 11. yüzyıldan günümüze gelinceye kadar değerinden hiçbir şey kaybetmeyen ve insanlara görev ve sorumluluklarını hatırlatmayı amaçlayan kitabın, Milli Eğitim Bakanlığı 100 Temel Eser Projesi kapsamına alınması da önemli ve takdire lâyık bir hizmet... "Dil nedir?" sorusuna bugüne kadar ciddi ve tatmin edici bir cevap bulamayan dilbilimcilerin, bu kitabın sayfalarını yeniden karıştırmalarını tavsiye ederim... Dilin doğuşu, dil-düşünce, dil-kültür ilişkisi, Türk dilinin tarihi gelişimi, Türk dilinin ses özellikleri ve ses olayları, Türk dilinin biçim ve bilim özellikleri, yapım ve çekim ekleri, cümle bilgisi cümlenin öğeleri cümle çözümlemeleri, noktalama işaretleri, yazım kuralları gibi birtakım teknik konulara boğulup kalmış akademisyenlerin, insan ve dil ilişkisi üzerine daha çok düşünmesi ve beyin fırtınası yapması gerekiyor. *** 'Dil'in aslî yapısıyla oynanmaz. O, varlık sebebi ve haznesindeki birikimle ait olduğu toplumu çepeçevre kuşatır. Köklü geleneklerde dil, milleti elinde tutar ve dışarıya doğru bir etkiyle varlığını hissettirmeye ve pekiştirmeye çalışır. Bizim toplumumuzda ise, sadece geleneği oluşmuş ama evrensel bir kurgu çerçevesine oturtulamamış dil, garip, zavallı ve çaresiz durumda... Bir tarafta "Öz Türkçesel Savyazılar"cıların elinde, diğer tarafta İngilizce ve diğer dillerin baskın etkileri altında kıvranan 'dil', çözümü mümkün görünmeyen bir arenada yetki ve gücü elinde bulunduran taraflar arasında yer değiştirip duruyor. Devletin en tepesinden, küçücük bir mahallî gazeteye kadar hemen herkesin gündeminde farklı bir ifade biçimine dönüşen 'dil'in tarifini, sadece "düşünce, duygu ve güdüleri doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir kullanım aracıdır" diye yaptığımızda, bu teknik tarif sözü edilen mahfillerde istenildiği gibi anlaşılıp kullanılabilir. Dil konusunda tek ve kesin bir tanım gerekiyor artık; tıpkı İngilizler, Fransızlar ve ciddi bir devlet geleneği olmadığı halde 'dil'lerini milletinin varoluş gerekçesi haline getiren ve bunda ısrarcı olan topluluklar gibi... *** Tabiat dili, insan dili, hareket dili, konuşma dili, yazı dili, yabancı dil, milli dil, ölü dil, canlı dil, uygarlık dili, günlük dil, halk dili, aydın dili, bilim dili, sanat dili, teknik dil, kitle haberleşme dili, basın dili, edebiyat dili, mekanik dil, benzer dil, devrik dil, analitik dil, sentetik dil vb... Bütün bunların açılımı ve tarifi de genel bir tanımdan sonra anlam kazanıp güçlü bir dil altyapısının oluşumuna katkı sağlayacaktır. *** Kutadgu Bilig, ifade etmeye çalıştığım mutlak/ sahih ve gerçek dil tanımıyla ilgili yol gösterebilir bize... İşte birkaç alıntı/ iktibas: * Anlayış ve bilgeye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fasih dilin kıymetini bil. İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve dili yüzünden insanın başı derde girer. * İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu. Çok söz, başı gölge gibi yere serdi. Çok konuşan kimseye bilgi der ki, o gevezelik etti. Söylemezse de bu kez dilsiz der. Dili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur. H İnsan iki şey ile kendini ihtiyarlamaktan kurtarır; biri iyi iş, diğeri iyi söz. Bak, insan doğdu, öldü, sözü kaldı. İnsanın kendisi gitti, adı kaldı. Öldükten sonra da yaşamak istersen, ey arif, işin ve sözün iyi olsun. H Ey oğul, bir sözümü sana söyledim, bu nasihatleri ben sana verdim. Benden sana gümüş ve altın kalırsa onları bu öğüde denk tutma. İnsandan insana miras olarak söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.