Hece Öykü

A -
A +

İmge Öyküler dergisinin genel yayın yönetmeni Özcan Karabulut, "Yaşadığımız hayata denk düşen bir tür" olarak tarif ediyor öyküyü... Yaşadığımız hayat, korkunç bir koşuşturmacanın ilişkileri de belirlediği ve kendi şartlarına göre dönüştürdüğü bir 'an'lar bütünü olmaya başladı çünkü. Yani, yapıp ettiğimiz her ne ise bu hızlı akan zaman içinde olup biteecek kadar yoğun ve kısa olmalı... Öykü, edebiyatın nazlı dallarından biri -ki öyle olduğu için, zaten, bunca yıl gerçek mecraını bulabilmek için sabırla bekledi. Son yıllarda ülkemizde çıkan dergilerde öykü, öykü-deneme arası metinlerin fazlalığı, nitelikli bir öykü okurunun da yetiştiğini gösteriyor. Diyarbakır, Adana, Antalya, Ankara ve daha başka yerlerde çıkan öykü dergileri, öykü okurunun artık neden edebiyatın bu alanına yöneldiğini bildiğinin de göstergesi... Özcan Karabulut, yaşadığımız hayatın, bireyin ve toplumun trajedisini öykünün daha iyi kavradığını belirtiyor ve "Öykü okuru edebiyat metnini yeniden üreten, karşılaştırmalı okuyabilen, çözümleyebilen bir profile sahiptir ve beğeni düzeyiyle 'ben de yazarım', 'bir de bu var' diyebilen potansiyel yazar kimliği taşımaktadır" diyor. Aynı zamanda, öyküyü bir 'geçiş' türü olarak görmeyenlerden Karabulut... *** Ülkemizin en uzun soluklu dergilerinden Adam Öykü kapandığında çok üzülmüştüm. Ardından Öyküden Bir Bilet Gidiş Dönüş'ün kapanması da aynı etkiyi uyandırdı bende. Düşler Öyküler dergisinin başlattığı 14 Şubat Dünya Öykü Günü ise, Türkiye'de öykünün eriştiği noktayı göstermesi bakımından ciddi bir kazanç oldu edebiyatımız açısından... Öykü dergiciliğimiz, Seçilmiş Hikayeler, Öykü, Yaba Öykü, Yazıt (Modern Öyküler), Düşler Öyküler, Üçüncü Öyküler, Öyküden Bir Bilet Gidiş Dönüş, Kum Öykü, Kül Öykü, Eylül Öykü, Yom Düzyazı Defteri, İmge Öyküler vb... gibi öykünün merkezinde duran dergilerle ülkemizde çok önemli ve şaşırtıcı bir edebiyat zenginliğini yarına taşımak için gayret gösteriyor. Bunu yaparken de, sanki bir magazin yıldızı imiş gibi bulundukları fildişi kulelerde 'değer üretmeye' (?) çalışanlara çok fazla itibar etmeden yeni isimler ve eserlerin kaygısını duyarak yürüyüşlerini sürdürüyorlar. *** Ankara'da yayımlanan Hece Öykü, yukarıda ismini verdiğim bir çok dergi gibi edebiyatın merkezinde duruyor. İki ayda bir çıkan ve 10. sayısı yayımlanan dergide, Türk öykücülüğünün problemleri, yeni imzaları, polamikleri, kitapları ve daha bir çok yönleri ile masaya yatırılıyor ve dosya konularıyla edebiyatın sürekli hor görülen ve dergi dışı bırakılmış dalıyla ilgili ciddi ürünler yayımlıyor. Hece Yayıncılık (Hece Dergisi ve Hece Yayınları da bu kuruluşun uhdesinde) tarafından okurlarıyla buluşturulan derginin yayın yönetmenliğini, modern Türk öyküsünün çok değerli isimleri arasında yer alan Hüseyin Su yapıyor. Dergide her sayı mutlaka bir öykü gündemi ve ürünlerin yer aldığı bölüm bulunuyor. Mesela yeni sayıda, Sulhi Dölek, Necati Mert, Sadık Yalsızuçanlar, Mevlana İdris, Mehmet Harmancı ve Cemal Şakar gibi usta kalemlerin öykülerine yer veriliyor. Derginin bu sayısını önemli kılan bir diğer özelliği ise Türk hikayeciliğinin/ öykücülüğünün mihenk taşlarından Ahmet Hamdi Tanpınar, Rasim Özdenören, Tahsin Yücel, Yücel Balku, Samet Ağaoğlu, Sait Faik Abasıyanık ve Gülseren Engin dosyaları. Sözünü ettiğim isimler hakkında kaleme alınmış değerlendirmeler, incelemeler, araştırma sonuçları ve tahliller, bu yazarlarımızın bilinmeyen özelliklerine de pencere aralaması bakımından dikkat çekici. Hüseyin Su ve Ömer Lekesiz'in hazırladığı Öykücüler ve Öykü Kitapları Sözlüğü ise derginin en kayda değer sayfalarını oluşturuyor. *** Hece Öykü, belki bir şeyi daha başarıyor; adına şiir denen ve gerçekte şiirle uzaktan yakından ilgisi olmayan ürünlerle, edebiyatın bütün alanlarını istila etmiş roman metinleri arasında kendine yol bulmaya çalışan öyküye hak ettiği değeri veriyor ve okurunun dikkatini gerçek edebiyata çeviriyor. Hece Dergisi ile çıkılan bu 'ciddiyet/sahihlik' yolculuğunda Hece Öykü de aynı kaygı ve hassasiyeti korumayı sürdürüyor; inadına ve başarılı olduğunu ispat ederek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.