Yaşasın hayat!

A -
A +

Yıl 1925... 17 Eylül... Genç kız sevgilisiyle birlikte, o yıllarda trafiğe yeni çıkmaya başlayan otobüslerden birine bindi. Meksika sonbaharının güneşi tatlı bir esintiyle okşuyordu ikisinin de yüzünü. İki sevgilinin, biraz sonra olacaklardan haberi yoktu elbette. Uzaklardan bir tren sesi geliyordu. Kimse görmemişti büyük bir gürültüyle kendilerine yaklaşan bu kocaman ve yürüyen demir yığınını. Tren, biraz sonra, kızgın bir boğa gibi bütün öfkesiyle saldırdı otobüse. Birçok insan öldü ama içlerinden biri, yani genç kız, ömür boyu yaşayacağı bir trajediye başlıyordu bu kazayla. Bedenine saplanan metal parçası, hayatı boyunca peşini bırakmayacak acılarının başlangıç halkası oldu. Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon... Henüz 18 yaşındayken bu korkunç kazayı yaşamamış olsaydı belki de sanat tarihi onun gibi bir ressamı asla tanımayacaktı. *** Frida Kahlo, resmi kaynaklara göre 6 Temmuz 1907'de, kendisine göre ise 7 Temmuz 1910'da doğdu. Yani, Emiliano Zapata'nın Güney Meksika'yı değiştirmek üzere yola çıktığı günlerden hemen önce... Sadece bu acı trafik kazası değildi onun hayatını değiştiren; genç kızlığa adım attığı ilk günlerde geçirdiği çocuk felci, hayatı boyunca peşini bırakmayan acıların da başlangıcı oldu. Sonunda sağ bacağı sakat kaldı... Ulusal Hazırlık Okulu'nda okurken, hayatı boyunca ona en büyük acıları yaşatacak olan eşi ressam Diego Rivera ile tanıştı. Fakat sıkıntılar peşini bırakmıyordu, 1925'te geçirdiği bir trafik kazası ile hayatı iyice allak-bullak oldu. Beli, sırtı ve kasığından aldığı yaralar onu uzun süre yatağa bağladı. İşte bu tarihten sonra Kahlo'nun hayatı tamamen değişti. Artık yatağa bağlı yaşıyordu ve kendini tamamen resme vermişti. Bütün acılarını bir kenara bırakarak, ümide, sadece ümide yapışan, sabrı öğrenen Kahlo, dünyanın 'en iyi' ressamı olmak için sanki bir fırsat yakalamıştı. *** Annesi, yatağının üzerine bir ayna yerleştirdi. Frida, kendisini bıkıp usanmadan seyrettiği bu aynaları, "gündüzlerinin ve gecelerinin celladı" olarak gördü hep. Aynada sürekli kendi aksini izlemek onda resim yapma isteği uyandırdı. Uzun yıllar tabloları için kullandığı model de kendisiydi. Kahlo'nun resim kariyerinde önemli bir yer tutan otoportrelerin sırrı, geçirdiği bu korkunç kaza ve yatalak olduğu dönemlerde kendini seyrettiği aynalar oldu. Duchamp, Kandinsky, Picasso gibi çağın önemli sanatçıları ve hatta Troçki'nin bile hayranlığını kazandı. *** Ölümünden sonra birçok televizyon dizisine, sinema filmine, tiyatro oyununa kahraman olan Kahlo, en zor anlarında bile "yaşasın hayat" diyebilme cesaretini gösterdiği için farklı olduğunu ispatladı. Hayatının büyük bölümünü çelik korseler ve büyük acılar içinde yatakta geçirmesine, öğrenimini tamamlayamamasına rağmen hayata sürekli tutkuyla bağlandı, ümit etti, üretti ve örnek oldu. "Hayatı ve insanları çok seviyorum. Ölümden korkmuyorum. Fakat yaşamak istiyorum. Ama acıya gelince... Hayır acıya dayanamıyorum" diyordu sürekli... Frida Kahlo, hayatının son aylarını hastanede geçirdi. Çocuk felci sebebiyle sakatlanan bacağı dolaşım bozukluğu yüzünden kesildi. 47'nci doğum gününü kutladıktan kısa bir süre sonra akciğer embolisi teşhisiyle yoğun bakıma alındı ve 13 Temmuz 1954'te öldü. *** Profilo Kültür Merkezi'nde, tiyatro sanatçısı Jülide Kural'ın, Meksikalı ünlü ressamı canlandırdığı "Frida-Yaşasın Hayat" oyununu izlerken, bir yandan da Frida okumalarımı yeniden tazelemiştim zihnimde... Ölümünden kısa bir süre önce günlüğüne, "çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım" diye yazan Kahlo'nun yaptığı son tabloyu hatırlamıştım; iştah kabartan kıpkırmızı karpuzları resmettiği "Yaşasın Hayat" isimli natürmortu... Bunca sağlığa, nimete, imkana rağmen sürekli kötülük ve mazeret üreten zihinlerimizi ümit, sabır ve iradeyle yeniden tanıştırmamız gerektiğini düşündüm; mesela Frida Kahlo, Cemil Meriç, Ray Charles, Aşık Veysel, Kemalettin Tuğcu ve yüzlercesi gibi... ........... (Kaynak: İnternetteki Frida Kahlo ile ilgili yazıların yanı sıra Everest Yayınları'ndan çıkan Rauma Jamis'in "Frida Kahlo- Aşk ve Acı" adlı kitap)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.