Siyasal Alana Sabotaj Girişimi

A -
A +

Ülkemizin siyasal gündemi açısından 31 Mart tarihinde İstanbul Adalet Sarayında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesine yol açan menfur terör baskınının bir işaret fişeği olduğunu söyleyebiliriz. Bu elim hadise, 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşecek olan milletvekili genel seçimi sürecinde siyasal alanın olağan işleyiş sürecine kasteden bir 'terör eylemi' olarak ortaya çıkmıştır. Zira hiç kuşku yok ki, önümüzdeki seçim süreci, ülke siyasetinin ve sosyo-ekonomik yapısının geleceği açısından kritik bir dönemeci işaretlemektedir. 2023 vizyonu ile de ilişkilendirilerek yeni bir Anayasanın yapımı iradesinin yoğunlukla dillendirildiği bu kritik evrede 'siyasal alanı sabote etme girişimlerinin' artma riski kendisini göstermektedir.
Bu risk, mevcut iç politik dinamikler/dengeler ve ülkemizi coğrafya olarak saran tüm gerilim alanları (etnik ve mezhebi çatışmalar, savaşlar vd.) ile birlikte daha da belirginleşmektedir. Küresel hegemonik güçlerin, bu bölgeye yönelik siyasal nüfuz ve iktidar alanlarını tahkim etmeye dönük aktif politikalarının en kışkırtıcı enstrümanları 'etnik ve mezhebi çatışmalar' olarak tezahür etmektedir. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın çoğulcu yapısının, çatışma eksenleri üzerinden tanzim edilme amacına matuf biçimde operasyona maruz kalışına esefle tanık olmaktayız. Söz konusu bütün bu risk alanları karşısında, ülke siyaseti açısından 'politik feraset ve toplumsal duyarlılığın' varlığı zorunluluk arz etmektedir.
Kökleri itibariyle böylesi sofistike bir zeminden beslenen bu türden terör ve şiddet eylemleri, 'demokratik hakların ve özgürlüklerin' güvencesini ve gerçekleşme zeminini oluşturan 'kamu düzeni ve güvenliğini' zedelemektedir. Ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ve kaotik politik düzleminden nemalanan, ulusal ve uluslararası çıkar odaklarının operasyonel amaçlarına da hizmet etmektedir. Söz konusu amaçlara hizmet eden terör örgütlerinin bazı uluslar üstü odaklarca himaye edildiği ve taşeron olarak kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Nitekim yakın siyasi tarihimizde gerçekleşen bazı cinayetlerin faillerinin (Sabancı cinayeti gibi) himaye edilmesi bunu kanıtlamaktadır. Savcı M. Selim Kiraz'ın şehit edilmesi ile sonuçlanan bu terör eyleminin ardından ortaya çıkan bazı 'uluslararası bağlantı bulguları' da bu duruma işaret etmektedir.
Siyasal aklı ve doğal politik süreçleri paralize eden bu türden eylemlerin sosyo-psikolojik etkisi de kaydedilmesi gereken önemli bir noktadır. Can ve mal kayıplarına yol açan terörist eylemler, yağmalamalar, yakıp yıkmalar, silahlar ve molotof vb. yanıcı maddelerin/silahların kullanılması ve maskeli yüzlerle bu eylemlerin gerçekleştirilmesi bu etkiyi temin etme amacını gütmektedir. Toplumsal alanda korku, sindirme, yıldırma ve ötekileştirme duygusunu kışkırtma ve yayma amacı güden bu tür terör ve şiddet eylemleri temelde siyasal süreçleri bloke/sabote edici enstrümanlardır.
Ne yazık ki, bazı medya kuruluşları basın özgürlüğü adı altında bu enstrümantal alanın etki gücünü artırıcı, şiddeti ve terörü övücü nitelikte haberler yapmaktadır. Basın özgürlüğünün mesleki-etik bir sorumluluk duygusu eşliğinde kullanılması icap ederken, esef verici biçimde bu özgürlüğün bilinçli ya da bilinçsiz kötü kullanımına tanık olunmuştur. Bazı basın organlarının sorumsuz ya da bilinçsiz biçimde haber yapması, öncelikle yaşanan bu derin acıyı büyütmekle kalmamış, ülkemize bu acıyı yaşatan faillerin/canilerin hedeflerine de hizmet etmiştir.
Sözde meşruiyet zemini kurmak adına çocuk, genç ve kadın imgelerini istismar eden terör zihniyeti, şiddet eylemleri ile kendisini var etme ve ifade etme yolunu seçmektedir. Bu istismarı besleyen medya dili ve politik söylem, meşru siyasal zemini berhava etme amacına hizmet etmektedir.
Bu tür terör ve şiddet eylemlerine karşı toplumsal vicdanı harekete geçirebilmek adına, başta siyasi figürler ve partiler olmak üzere, sivil toplum örgütleri ve demokratik toplum yapısının diğer sosyolojik dinamikleri sorumluluklarının gereğini özenle icra etmelidir. Siyasal alanı, işlevsizleştirme/sabote etme girişimlerine karşı teyakkuz halinde olmak icap etmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.