Başkanlar geç kaldı

A -
A +

Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlık koltuğunda 2 aylık sürecini bile tamamlamadan mahkemenin büfeyi boşaltma kararını uyguladığı için, belediye önünde bir ay önce öldürülen rahmetli Mustafa Yeşil başkanın ardından başkanlar; yetkilerinden korunmalarına kadar birçok konuda birlikte adım için cılız bir deklarasyonla karşımıza geldiler. Birlikte hareket etme başarısını gösteremeyen başkanlarımız, basından bu konuyla ilgili destek isteme hakları olduğunu vurguladılar. Ancak "görünen köy kılavuz istemez" atasözünden yola çıkarsak; başkanlar kendileriyle alâkalı bir konuda bile birlik sağlayamadıklarına göre, basının desteği ne kadar etkili olabilir, düşündürücü değil mi? Geçen akşam rahmetli Mustafa Yeşil başkanın vurulma olayının ardından 4 haftayı bulan bir zaman diliminden sonra, Beyaz Köşk'te başkanların deklarasyon açıklamasıyla birlikte olduk. Neden ilgisiz kaldılar? Ancak Türkiye genelinde 790 belediyeye çekilen faksın sadece 300 başkanından deklarasyona teyit dönüşü gerçekleşmiş. Bırakın Türkiye genelini İstanbul'da bile mazeret bildirmeden bu programa katılmayan başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna olmak üzere en az 30 başkan ismi sayabilirim. Başkanlarımız elbette kendi dertlerini kişisel olarak da ifade edebilecek çaptalar... Ancak "birlikten güç doğar" veya "bir elin nesi, iki elin sesi var" sözünü yerine getirmiş olsalardı geciken deklarasyon bu kadar sönük kalmazdı. Bu olayların neden böyle bir gelişme gösterdiğini sizlere detaylı olarak bundan sonraki yazımda aktaracağım. Bu arada, başkanlarımızın üzerinde ısrarla durdukları haklı isteklerine, yerel yönetimlerin eksikliklerine kısaca bir göz atalım. Umduklarını bulamadılar Bütün dünyada yerel yönetimler önem kazanırken Türkiye'de belediyelerin içinde bulunduğu durum her geçen gün kötüye gidiyor. Belediyeler mali imkanlar açısından Cumhuriyet'in çok gerisine düşmüştür. Belediye sınırlarında yaşayan nüfus 1930'dan bugüne yüzde 25'ten yüzde 75'e çıkmasına rağmen, belediye bütçelerinin genel bütçeye oranı sadece yüzde 10'dan yüzde 14'e çıkabilmiştir. Yani belediyeler 1930'lara göre mali imkanlarının üçte birine sahip durumdalar... Çeşitli partilere mensup olan il, ilçe ve belde belediye başkanları, sosyal hakları, güvenlik sorunları ve Mahalli İdareler Yasa Tasarısı'nın hâlâ Meclis'ten geçirilmediğinin altını çiziyorlar. Ankara'dan istediklerini elde edebilmek için basın organlarının ve basın mensuplarının desteğini bekliyorlar. Toplantıda deklarasyona imza koyan başkanlar adına konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, Maltepe Belediye Başkanı Bahtiyar Uyanık ve Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya konuyla ilgili görüşlerini çok güzel dile getirdiler... Sonuç: Bütün bu gelişmelere bakıldığında bir gerçek var ki, yapılacak seçimden sonra Ankara'ya gidecek olan vekillerimiz, bu konuyu mutlaka dikkate almalıdırlar. Demokrasinin en güzel örneği olan yerel yönetimler mutlaka güçlendirilmelidir. Şu anda ülkede bir sosyal patlama yaşanmıyorsa bunda belediye başkanlarının katkısını görmezlikten gelemeyiz. İş isteyen, evine ekmek ve yakacak temini için belediyenin kapısına dayanan, memleketine gitmek için bilet parası isteyen, eşinden dayak yediği için soluğu belediyede alan insanlar olduğunu bilmek hatta gidip bu tabloyu birebir yaşamak insanı kahrediyor. Bunun gibi size yüzlerce örnek sayabilirim. Aslında bunları Ankara'ya giden veya gidecek olan vekillerimiz de biliyorlar. Onlar TBMM'ye New York'tan veya Londra'dan seçilmediler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.