Merhum Recep Yazıcıoğlu'nun Türk Milleti'ne bıraktığı son miras, görev yaptığı Denizli'ye enerji verecek dev proje oldu. Birçok sanayi bölgesinin yer aldığı Denizli'de jeotermal kaynaklardan elektrik üretecek olan 1.2 milyar dolarlık projede son imzalar atıldı. Adı da merhum valinin anısına "Recep Yazıcıoğlu Mega Jeotermal Enerji Santralı" kondu. Ülkenin geleceği için bir bürokrattan ziyade proje üreten özel bir kurum başkanı gibi davranan ve uçarı fikirleriyle öne çıkan Recep Yazıcıoğlu ölmeden önce dehasının son örneği olan bu projesini ortaya atmıştı. Türkiye'de bir ilk olan jeotermal kaynaklardan elektrik üretme fikri ancak böyle bir kafadan çıkabilirdi. Allah Denizlililerin karşısına Yazıcıoğlu'nu çıkarınca şehir, yepyeni bir enerji ile tanışmış oldu. Avrupa, Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu'nun en büyük jeotermal tesisi olacak ve Denizli'nin zengin jeotermal kaynaklarını kullanarak şehrin elektrik ve ısıtma ihtiyaçlarını düşük maliyetlerle karşılayacak Recep Yazıcıoğlu Mega Jeotermal Enerji Santralı Projesi nihayet start alıyor. Merhum Adnan Kahveci ile aynı köyden olan ve trafik kazasından vefat ederek aynı kaderi paylaşan Yazıcıoğlu'nun ölümü de bazı çevrelerce tartışıladursun, bıraktığı eserler ise uzun yıllar konuşulacak. Zira dünya jeotermal kaynaklarının 8'de 1'ine sahip ülkemiz, dışarıdan enerji ithal etmek yerine kendi özkaynaklarını kullanma yolunda önemli bir adım atmış oldu. Yazıcıoğlu tarafından Denizli Belediyesi'yle işbirliği içinde başlatılan ve projenin mimarı IPAŞ'ın Yönetim Kurulu kararı ile bu ismi alan yatırım, ülke ekonomisine sağlayacağı önemli katkılar nedeniyle büyük önem arzediyor. Bu önemli yatırımdan beklenen faydalardan bazıları ise şunlar: 30.000 konut eşdeğeri jeotermal enerji ile merkezi ısıtma, 10.000 konut eşdeğeri jeotermal enerji ile merkezi soğutma, Yaklaşık 208 dönüm sera ısıtılması, Mevcut soba ve kazanlarda kullanılan yakıtların meydana getirdiği hava kirliliğine kesin çözüm getirmek... Selçuk Üniversitesi'nin yorgun ve bitkin öğrencileri Konya'da şehrin biraz dışında ve geniş bir alana yayılan Selçuk Üniversitesi her yıl binlerce öğrencisini Türkiye'nin geleceği için hazırlıyor. Ancak bu gençler okuldan yorgun bir şekilde mezun oluyorlar. Çünkü yaklaşık 50 bin öğrenci kampüslerine varmak için her gün kilometrelerce yolu yürümek zorunda kalıyorlar. Şehre 18 kilometre mesafede bulunan kampüs alanına ulaşım dolmuş ve tramvayla yapılıyor. Ana taşıma aracı olan ve büyük sayıda öğrenciyi kampüse taşıyan tramvay öğrencileri kampüs kapısına kadar getiriyor. Ancak buradan sonra ulaşım çok eski ve kirli, aynı zamanda düzenli aralıklarla hareket etmeyen otobüslerle sağlanıyor. Hal böyle olunca öğrenciler birkaç kilometrelik bu mesafeyi yürüyerek gitmeyi tercih ediyorlar. Öğrencilerin çoğunluğu çamurlu ve tozlu yollardan okullarına varıyorlar. Akşam da yürümekten bezmiş ve yorgun olarak evlerine dönüyorlar. Peki çare nedir? Çareyi Büyükşehir Belediyesi zaten üretmiş ve üniversite yetkililerine iletmiş. Eklenecek birkaç kilometrelik ray ve durakla bütün bu çile son bulacak. Ve belediye bunu yapmak için gönüllü. Ancak üniversiteye makam araçlarıyla gelen yetkililer ise belediyenin bu teklifine anlamsız bir şekilde direniyor. Bu direnişin yorumunu siz okuyucularımıza bırakıyorum. Bana bu maili yazan öğrenciler yazının altına "Konya'dan bir grup YORGUN öğrenci" diye imza atmayı da ihmal etmemişler. Relax yöneticilere duyurulur.