Küçük hanımefendi

A -
A +

Tek parça, Fransız “Retro” siyah midi bir elbise içinde son derece zarif görünüyordu. Yaka bölümündeki ince dantel işi onu daha da sevimli hâle getiriyordu.

 

Otelin lobisinden içeri girdiği zaman, biri kız biri erkek iki resepsiyonist ile birlikte, çeşitli renk koltuklarda oturan üç kadın ve bir erkek de kafasını çevirerek onun yürüyüşünü gözleriyle takip etti.

 

***

 

Nezaketi ve ölçülü tavırlarıyla asil bir insan olduğunu kısa sürede bütün otele kabul ettirmişti.
Burası sadece daha önce keşfetmişlerin geldiği seyrek ama seçkin bir oteldi. Tam bir “kafa dinleme” mekânı.

 

***

 

Parlak düğmeli garsonların hizmet için fır döndüğü güzel hanımefendinin özel muameleyi hak ettiğini düşünen otel müşterileri onu kıskanmıyordu.

 

Bu “mümtaz” misafir gündüz de otelden pek çıkmıyor, çok çok Abant Gölü kenarında sessizce dikiliyor veya banka oturup bir süre kendini dinliyordu. 

 

***

 

Ertesi gün orta yaşa yakın bir adam girdi otelden içeri.

 

Taranmamış, karışık uzun saçlı, buğday tenli, kapüşonlu tişörtlü, kot pantolon ve spor ayakkabılı bir adam…

 

Bir sonraki gün, kahvaltının ardından adam göl kenarına indiğinde, filmlerdeki gibi, kızın boynundan uçup kendisine doğru gelen fuları havada yakaladı ve sahibine teslim etti.
Oracıkta resmî, nazik ve çekingen bir iki cümle ile tanıştılar.

 

- Sizin bir dizi veya film çekiminde olmanız gerekmiyor muydu, dedi adam. Nasıl düştünüz buraya?

 

- Gürültüden kaçtım, dedi hanımefendi. Buraya ilk defa geliyorum ve bana bu fikri verene bol bol dua ediyorum.

 

Banka oturmuşlardı.

 

- Ben sırf bu sakinlik yüzünden, her sene üç gün mutlaka gelirim. Her seferinde de inşallah çok kimse keşfetmez temennisiyle konaklarım. Ben Timuçin bu arada, dedi adam.

 

Kız telefondan başını kaldırdı:

 

- Burayı aklıma kazıdım, artık unutmam. Ben de Cemile.

 

- Klasik ama köklü bir isim, dedi adam. Asaletinize uygun. Kökünüz saraya mı dayanıyor?

 

Cemile mahcubiyetten pembeleşen yüzünü tebessümle telefona eğdi, cevap vermedi.
Timuçin, akşam yemeği için garsonlara rica etti ve servisi göl kenarındaki kamelyaya açtırdı. 
Yazın sıcağına inat, arada efil efil esen akşam rüzgârı, romantik ortamı serinletiyordu.
Mor önlüklü garson, belli bir mesafede saygıyla dikiliyordu.

 

***

 

Üçüncü günün akşam yemeğinde, yine kamelyadaydılar.

 

- Timuçin Bey, size bir şey söylemek istiyorum. Yarın sabah kahvaltıdan sonra otelden ayrılacağım, çünkü iznim bitti ve işime dönmem gerekiyor.

 

- Peki…

 

- Siz iyi bir beyefendisiniz. Ve bu yüzden, gitmeden önce size küçük bir sır vermek isterim.

 

- Lütfen…

 

- Burada kendimi soylu, birikimli, zengin biri gibi lanse ettiğimin farkındayım. Üzerimdeki elbise taksitleri henüz bitmemiş ve bir daha kim bilir ne zaman giyilecek bir kostüm. Ben aslında Burger King’de garson olarak çalışıyorum. Ömrümde bir kere olsun, gerçek hanımefendi gibi bir tatil yapmak istedim. Zenginler gibi güzel bir üç gün yaşamayı, insanlara kendimi saydırmayı, garsonlara emir vermeyi istedim. İstediğimi de yaptım. Şimdi ruhumu dinlendirmiş olarak yeniden işe dönme zamanı… (Yüzünü gölden adama çevirdi.) Bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Timuçin, iki gamzesini derinleştiren sevimli bir gülümseyişten sonra, kibarca dudaklarını sildiği beyaz mendili masaya bıraktı:

 

- Ben de yarın sabah buradan ayrılıyorum. Ve benim de sana tam olarak doğruyu söylediğim söylenemez.

 

- Nasıl? Divan’da garson değil misiniz?

 

- Hayır. Ben hem borsacı hem de Kalyon AVM’deki ciğercinin sahibiyim. (Bir süre sustu. Sırasıyla işaret, orta ve yüzük parmağını piyano çalar gibi hızlı tempoyla masaya vurdu bir süre. Sonra işaret parmağını kıza doğru kaldırdı.) Sana dükkânın müdürlüğünü teklif ediyorum. (İmalı bir şekilde güldü) Şimdilik…

 

- Şimdilik?

 

- Yani, istersen, daha üst bir makama terfi edersin belki.

 

Cemile’nin üç günlük tatilinde, ilk defa yüzündeki hüznün yerine tebessüm yerleşti:

 

- Bu bir evlilik teklifi mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.