Pastanede mi buluşalım hastanede mi?

A -
A +
Genç muhabir, bir hafta önce tanıştığı anaokulu öğretmeni kızla randevusuna gidiyordu.
Trafik felaketti. Daha ikinci buluşmasına geç kalmaktan korkuyor, kendi kullandığı arabada heyecan ve endişeden terliyordu. Araçlar arasındaki boşluklardan sağa sola çaresizce girmeye çalışıyor, ikide bir kornaya basıyordu.
Geç kalacağı kesinleşince cep telefonuna sarıldı.
- Pastanede misin canım?
- Hayır, hastanede...
- Ne? Neden? Ne oldu ki?!
- Sen neredesin?
- Ben trafikle boğuşuyorum, affedersin geciktim. Ne oldu?
- Önemli değil. Şimdi söyleyeceğim hastaneye gel.
Kız, yanındakilere seslendi:
- Neydi buranın ismi?
***
Muhabir, geç kalmanın mazeretini bildirmiş olmanın rahatlığı, ama pastane yerine hastane adresini duymuş olmanın korku ve telaşıyla yeni adrese yöneldi.
Uzun uğraşlardan sonra bulduğu hastanenin acil servisine koşar adım girdi.
Genç kız, bekleme kısmında oturduğu koltukta tebessümle karşıladı onu...
Muhabir bu tebessümle rahatladı.
- Neler oldu, anlatsana...
***
Olay şuydu:
Genç öğretmen tam pastaneye girecekken, bankanın önündeki emekliler kuyruğunda yaşlı bir adam yere yığılmıştı. Bu düşüş anında ihtiyar adamın burnu kırılmıştı.
Kimsenin ilgilenmediği yaşlı adamı bir taksiye bindirmiş ve hastaneye getirmişti genç kız...
Muhabir, arkadaşının elini sevgiyle sıktı, içinden "Tam isabet!" diye geçirerek kendi kendine gururlandı. Hiçbir şey söylemedi, iltifat etmedi.
Zaten kız da:
- Gel bir çay içelim şuralarda bir yerde, dedi.
Hastanenin kirli sandalyelerine otururlarken delikanlı sordu:
- Amcanın son durumu ne peki?
- Tedavisi yapıldı, müşahede altında. Biraz kalması lazımmış. Kusura bakma, seni de böyle bir tatsızlığın içine soktum.
Çocuk duygularını saklamadı artık:
- Daha neler! Şahane bir iş yapmışsın. Bırak biz de ortak olalım.
- Biz hastane parasını ödeyip gidebiliriz biraz sonra. Yetkililerle konuştum, durumu düzelince bir taksiye bindirip evine gönderecekler.
- Tamam canım, taksi parasını da verelim amcaya...
- İyi olur. Ben bir bakıp geleyim.
***
Bu arada muhabir de muhasebeye girip hastane parasını ödeyerek geri döndü, genç öğretmenle koridorda karşılaştı.
- Nerede bu senin hastan? Ben de bir göreyim, vedalaşıp çıkalım.
- Tamam... Çok tatlı bir amca... Taksi parasını verdim. Bana öyle dualar etti ki, "Senin baban var mı?" dedi. "Yok" deyince, "O zaman Allah senin gönlüne göre bir kayınbaba versin!" dedi, gözleri yaşlanarak...
Muhabir de duygulandı:
- Âmin!
Kız, delikanlının kolundan tutarak müşahede odasına götürdü.
Muhabir:
- Geçmiş olsun dede... derken cümle ağzında dondu; babaaa diyebildi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.