Selef-i salihin, İslamiyet’e tam bağlılıklarıyla, üstün ahlaklarıyla asırlardan beri insanlara örnek ve rehber olmuşlardır.
Selef-i salihinin özellikleri -2-
Selef-i salihin, nasihatleriyle ve yaşayışlarıyla Allahü teâlânın kullarına rehberlik etmişler, onların hem dünyada hem de ahirette mesut ve bahtiyar olmalarına vesile olmuşlardır.
İslam âlimlerinin büyüklerinden Abdülvehhab-ı Şa'rânî hazretleri, Tenbîhül-muğterrîn kitabında Selef-i Salihîn’in örnek ve rehber olan vasıflarından bir kısmını şöyle bildirmiştir:
Selef-i salihin kanaat sahibi idiler. Sanki ahireti görüyormuş gibi ibadet ederlerdi. Dünyaya düşkün değillerdi. Çalışırlar, sebeplere yapışırlar fakat rızık konusunda endişe etmezlerdi.
Alışveriş ilmini öğrenmeden ticaret yapmazlardı. Kusurları bağışlar, hadiselerden gerekli dersleri çıkarırlardı.
Sebeplere yapışıp kadere rıza gösterirlerdi. Din kardeşlerinin varsa kusurlarını düzeltirler, onlara nasihat ederlerdi. Lüzumsuz ve boş konuşmazlardı; konuşunca da hikmet söylerlerdi. Kanaatkâr davranırlar, asla kıskançlık yapmazlardı. Kendilerini çekemeyenlere nasihat ve hayır dua ederlerdi. Yanlarında gıybet yapılmasına, lüzumsuz ve boş konuşulmasına hiç fırsat vermezlerdi.
Güzel ahlak sahibi idiler. Başkalarının kusurları ile değil, kendi kusurları ile meşgul olurlardı. Vakar sahibi, cömert ve yardımsever idiler. İyilik yapmak şiarları idi. Misafirlerine bizzat ikramda bulunurlar ve hizmet ederlerdi. Kazancı şüpheli olanın ikramını kabul etmezlerdi. Çok sadaka verirlerdi. Kendilerinden bir şey isteyenlere ve muhtaçlara severek yardım ederler ve onları incitmezlerdi.
Dostlukları çok vefalı idi. Onları arayıp sorarlar, ihtiyaçları varsa yardımcı olurlardı. Çok kere onlara hissettirmeden yardımcı olurlardı... Mektuplaştıklarına mektupla nasihat ederlerdi. Makamları yükseldikçe tevazuları artardı. Teşvik edilen her fazilete sahip olmaya çalışırlardı. Amelleri, işleri ve hizmetleriyle övünmezlerdi.
Kendilerini ibadete vermişlerdi. Son derece edep ve hayâ sahibi idiler... İhtiyaçları için çalışmaya, kazanmaya önem verirlerdi. Malı yığmak için değil, Allah yolunda harcamak için kazanırlardı.
Fakirlikten dolayı üzülmezler, zenginliğin ise şükrünü yapamamaktan korkarlardı. Gereği gibi kulluk yapamadıklarını düşündüklerinden hep tasalı dururlardı.
Yazdıkları kitaplarda ve yaptıkları hizmetlerde riyâya düşmemek için çok dikkat ederlerdi.
Ahiret işlerine daima öncelik verirlerdi. Kabristanları ziyaret eder, dua eder ve ibret alırlardı. Kalpleri yufka, gözleri yaşlı idi. Dertleri ahiret derdiydi.
Gösterişten uzak dururlardı. Herkese şefkatle ve merhametle muamele ve dua ederlerdi. Âlimlerin ikazlarını dikkate alırlardı. İsraftan uzak dururlardı...
Bu üstün vasıflara sahip olan Eshab-ı kiram, Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve onlara tabi olanların neslinden ve talebelerinden, asırlar boyu yetişen âlimler, evliyâ ve sâlih kimseler, hizmetleriyle ve eserleriyle insanlığa rehber olmuşlardır.
Salim Köklü'nün önceki yazıları...