Baharı sevmek

A -
A +

Kimi insan vardır bahar aylarını sevmez. Hava soğuk mu yoksa sıcak mı, anlayamadıklarında rahatsız olurlar. İşte ben de o insanlardan biriyim. Pencereden dışarıya baktığımda gördüğüm pırıl pırıl güneşli hava bana bir an hâlâ yaz devam ediyormuş hissi veriyor. O hızla giyinip dışarıya çıkarsam çok geçmeden üşümeye başlıyorum çünkü güneşin arasından süzülüp insanın tenini ısırıveren serinlikler beni donduruyor. Bu arada hortlamak için illa ki baharın gelmesini bekleyen hastalıklar da cabası. Mide ülseri bunlardan birisi. Beni günlerdir mahveden, dünyayı net görmemi engelleyen ülser illeti baharı seviyor! Bu romantik rahatsızlık sayesinde ben değil baharı, hiçbir şeyi pek sevemiyorum. Eee, koskoca padişahlar hastalıkların karşısında boyun eğmiş, ben ne yapayım? Yüzümde bitik bir ifade, bıkkın, aklım sürekli midemde yaşamaya çalışıyorum. Hani derler ya, insanın neresi acırsa canı oradadır diye, işte bugünlerde benim canım midemde. Yemek yemek fikri bile korkmama yol açıyor. Hangi yemeğin midemi nasıl kızdıracağını tam kestiremediğimden hiçbir şey yememeyi tercih ediyorum bu sefer midem çıldırıyor. Yani kısacası üzerinize afiyet hem canım hem de midem çok sıkkın. Bir gecede üç dört defa kalkıp ilaç almak zorunda kalmamıştım hiç. Bu hastalıklar keyiften olmuyor malum. Ben hiç mutluluktan hasta olan birisini duymadım şimdiye kadar., Mutluluk oranımızın ne sebeple azaldığı da sır değil. Dün sabah zar ve zor yatağımdan kalkıp adeta sürünerek televizyonun karşısına serildiğimde Başbakanımızı gördüm ekranda. Zat-ı alileri, meşhur söz ustası Larry King'in programına konuk olmuşlar. Haberlerde King'in sorduğu sorular ve Ecevit'in verdiği cevaplar anlatılıyordu. İzlerken midem sanki tersine döndü. Nasıl yanma, nasıl sancı anlatamam. Halbuki ben bu habere sevinmeyi planlıyordum. Olmadı, kısmet değilmiş! Sevinmek yerine kıvranmak zorunda kaldım. İnsanlarımızın her sabah yeniden başlayan yaşam savaşlarını hatırlayınca hastalanıyorum. Her arayan, kapıyı her çalan para isteyince hastalığım daha da artıyor. Beni, sabah programlarının mutlu kedileri bile iyileştiremiyor. Öyle sevinçliler ki onlar! Ben neye sevinmekte olduklarını anlayamayışımı kendi huysuzluğuma bağlayıp söylenmeye devam ediyorum. Herhalde yaşlanıyorum diyorum. Toplumun iki kesiminin giderek birbirine yabancılaşmaya başladığını görmezden geliyorum. Çünkü bu gerçeği kendime itiraf edersem ülserimin tepinmeye başlaması kaçınılmaz hale gelecek. Mutlular ve mutsuzları toklar ve açlar olarak ifade etmek zorunda kalmayız umarım üç gün sonra. Dedim ya kimileri baharı sevmez diye. İşte ben de onlardanım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.