Olmaya cihanda saadet bir nefes sıhhat gibi, diye boşuna söylenmemiş. Günlerdir sürünüyorum. Bu grip denen illet tam da baharda gelince hiç çekilmiyor. Kulaklarım sanki içeriden kapalı zar zor duyuyor. Solunum yollarım dörtte bir kapasiteyle çalışıyor ki bu yeterli olmuyor. Sinüzit "buradayım" diye haber gönderiyor. Ama ben direniyorum. Hem gribe hem de antibiyotiklere. Pek mantıklı davranmıyor olabilirim, siz bana aldırmayın. Hani bazı insanlar vardır, ölüm haline gelmeden hiçbir ilaç almazlar. İşte ben onların antibiyotik karşıtı cinsindenim. Çok zorunlu olmadıkça kullanmayı reddediyorum. Bu sağlık karmaşasının ortasında dikkat ettim, son günlerde en çok duyduğumuz iki isimden birisi Kemal diğeri Murat. Tıpkı eski Türk filmlerinde ki gibi. Takma kirpiklerinin ardından dünyayı 'masum' gözlerle izleyen Türkan Şoray'ın mahallenin güvenilir delikanlısı Kartal Tibet'e "Kemal" diye haykırışlarını hatırlayın. Ya da güzeller güzeli Filiz Akın'ın Ediz Hun'a "ama Murat" deyişini düşünün. İşte milletçe aynen bu durumdayız. Ekonomi patronluğuna tayinle gelen Kemal Derviş, 'Kemal'imiz', Biri Bizi Gözetliyor evinden Eray'ın iteklemesiyle dışarı çıkartılan Murat ise 'Murat'ımız' olarak gündemi meşgul ediyorlar. Biz de gelecek mutlu günlerin hayaliyle onların icraatlarını bekliyoruz. Allah'tan takma kirpiklerimiz yok. Sayın Derviş bazı gazete yazarlarıyla brunch paylaşmış! Ahhh, ne kadar Amerikan bir davranış! Demek ki bolluk dolu günler pek yakın! Diğer yandan ülkemin ikiye bölünmesine neden olan televizyon programı Biri Bizi Gözetliyor'un Murat abisi çıkar çıkmaz "ben ajan değilim" açıklamasını yaptı da yüreğimize su serpildi. Hep söylediğim gibi boş işlerin peşinde sürüklenmeye devam ediyoruz. Alt tarafı bir televizyon programının genel toplum ahlakını bozacağından endişe edip uykularımızı kaçırıyoruz sonra koskoca ülke ekonomisini bir tek kişinin sorumluluğuna bırakıp şekerleme yapıyoruz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? İnsan bazı nimetlerin kıymetini kaybedince anlıyor. Benim sağlığımı özlediğim gibi yarın öbür gün hepimiz topluca refah dolu günlerimizi aramak zorunda kalmayalım. Ya da istediğimiz programı izleme özgürlüğümüz mum ışığının ardındaki siluet olmasın. Bunların kıymetli olduklarını test ederek anlayacak gücümüzün olduğunu sanmıyorum. Benden söylemesi...