Çeşitleme

A -
A +

İnsan ettiğini bulurmuş. Neden durup dururken bu satırı yazdığımı bilmiyorum. Birden içimden geldi işte. Daha doğrusu son günlerde durmadan aklımdan geçen bu cümle yazı şekline giriverdi. Yıllar geçtikçe, yaş ilerledikçe kendimi sonu gelmeyen bir filmi izler gibi hissediyorum. Hayatımın bir yerlerinde karşılaştığım insanlar var. Zaman içinde yollar ayrılmış. Sonra birdenbire yeniden karşıma çıkıyorlar. Bir de bakıyorum ki, değişen en önemli şey görüntüleri olmuş. Derinleşen çizgiler, beyaza çalmaya başlayan saçlar, hafiften titremeye yüz tutmuş eller... Ama huylar değişmemiş. Zaten huylar pek değişmez değil mi? Ettiğini bulmaya gelince... İstediğimiz kadar, kısa vadede kötülerin kazandığına şahit olup hiddetlenelim, uzun vadede hiçbir kötünün kazanması mümkün değil. Mutlaka kazdıkları kuyuya düşüyorlar. İnsanlar kendilerinden kaçamıyorlar. Bugün biraz duygusalım galiba. Bazı sayfaları kapattıktan sonra geriye dönmek zor geliyor belki de. Unutmama ramak kalmış yüzlere yeniden gülmek, eski yara izlerini okşamaya benziyor. Evet evet, bugün biraz duygusalım. Aslında bu zamanda olunmaması gereken ilk şey hassaslık. En ufak bir zayıflığınızı gösterdiğiniz anda millet saldırıya geçiyor. Sıkıntınızı başkalarına anlatmanın hiçbir faydası olmuyor. O kötü gün dostluğu, dertleri paylaşmalar falan tarihin tozlu sayfalarında gömülü kalmış vaziyette. Bu zamanda sağlam olmak ya da en azından öyle görünmek zorundasınız. Kendimi çok kötü hissettiğim günlerde hemen bir sinemaya gidiyorum. Daha geçen hafta Lara Croft'u izlemeye gittim. Tomb Raider! Yani Lara Croft, Mezar Soyguncusu. İsim size itici gelmesin. Arkeologlar kendileriyle bu şekilde dalga geçiyorlar. Filmin adı da oradan geliyor. Lara Croft, bilgisayar oyunundan hatırlayabileceğiniz bir dişi karakter. Son derecede güzel bir kadın. Üstelik bir soylu. Bir İngiliz asilzadesi. Lord olan babası gibi o da bir arkeolog. Uzakdoğu dövüşlerinde bir usta. Kısacası kusursuza yakın bir kadın. Filmde elbette kötü adamlar var. Elbette sonuçta iyiler kazanıyor. Ama önemli olan bunlar değil benim için. İlk etapta hoşuma giden, karanlık salonda koltuğuma gömülmek. O anda hiç kimse olmamak. Işıklar yanıncaya kadar bulunduğum mekanın hiçbir yer olmadığını düşünebilmek. Bütün itiş kakışların dışarıda kaldığını duyumsamak bütün telaşların, çelmelerin, yalanların uzakta olduğuna güvenmek beni ilgilendiriyor. Film bahane yani. Ama Tomb Raider yine de benim tarzıma hitap eden bir film. Macera, aksiyon, doğu felsefesinden izler, son model arabalar ve mükemmel silahlar. Bazen yanlış meslek seçtiğimi düşünüyorum. Belki de casus olmalıydım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.