Felaket haberleri

A -
A +

Başbakan Bülent Ecevit 'Daha zor günler gelecek' şeklinde bir açıklama yapmış. Daha zor günler gelecek! Güler misin ağlar mısın derler ya, işte o hesap. Bundan daha zorunun nasıl olduğunu düşünmek bile istemiyorum doğrusu. Toplumun bütün katmanları fakirleşti. Herkes kendi çapında sıkıntıya girdi. Hem de boğazına kadar. Alım gücü diye bir şey kalmadı. Bırakın mağazaları pazarlarda bile esnaf boş oturuyor. Millet şöyle bir gezinip, ancak hayatta kalacak kadar gıda alışverişi yapıp yürüyüp gidiyor. Alınan maaşlar -o da alınabilirse eğer- ayın onu gibi tarihe karışıyor. Ondan sonra neyle ve nasıl geçinileceği tam bir muamma. Eskiden orta halliden biraz yukarıda olanlar ise telaş içinde. Onlar para sıkıntısı çekmeye hiç alışmamış olanlar. Bir şekilde giderlerini karşılayıp biraz da lüks tüketim yapanlar. Büyük şirketlerde üst düzey yönetici olarak çalışanlar vs. Bu insanlar cinnet geçirme raddesinde. Ne yapacaklarını bilemedikleri gibi belli alışkanlıklarını sürdürme çabalarından kaynaklanan borçlarını nasıl ödeyeceklerini de kestirememenin yükü altında eziliyorlar. Bırakın bu iki grubu, en zenginler bile çaresizliğin eşiğindeler. Sanayiciler ürettikleri tüketilmediği için sıkıntıda. Bankalar, mudileri geri ödeme yapmakta geciktikleri ya da hiç yapamadıkları için darboğazda. Tablo berbat. Ve Başbakanımız daha zor günlerin geleceğini haber veriyor. Hazırlıklı olacakmışız. Peki nasıl? Böyle bir iflasa nasıl hazırlanılır? Haberi verirken bir de yolu gösterse tamam ama sadece felaketi bildirip köşesine çekilmesi iş değil. İnsanların yaşama sevinçleri azaldı. Giderek kaybetme korkusuna bağlı depresyonlar ve öfke patlamaları artacak. Açlıkla karşı karşıya bıraktığınız halkı asayişe davet etmeniz yeterli olmayacak. Hakikaten birkaç tane eğlence yeri doluyor diye halkı refah içinde sananlar var demek ki. Dozu ne kadar arttırsak toplum kaldırıyor diye düşünüyorlar herhalde. Yanlış. Hele de moral vermeye çalışmak yerine tam aksini yapmak iyice yanlış. Bu toplumun artık iyi haber almaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Ufukta zayıf da olsa bir ışık görürlerse belki tahammül sınırları genişler. Ama durmadan daha kötü olacağını söylerseniz neye ve kime güvenecekler? Başbakanın ve emrinde çalışanların, durumun daha kötüye gitmemesi için gayret göstermesi gerekmez mi? Hükümet olmanın anlamı bu değil mi? Halkı refah seviyesinde yaşatmak değil mi onların işi? Bunu yapamamalarının mutlaka rasyonel sebepleri var ama bunu sokaktaki vatandaşa ne kadar anlatabilirler? Çocuğuna süt götüremeyen bir baba ne denli ikna olabilir açıklamalardan? Ya da ikna olmak açlığı siler mi? Başbakanın bu soruları öncelikli olarak düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Problemleri kısa vadede çözemiyorsa bile en azından kötü haberleri kendine saklasa da biz de moralimizi düzeltmeye çalışsak daha iyi olmaz mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.