Barikayı hakika...

A -
A +

Yirmi seneyi geçti labirentte yolunu kaybetti Trabzonspor. Girilmedik bölüm kalmadı. Mehmet Ali Yılmaz'lı yıllar hayal kırıklığıyla geçti. Kulüp gelirlerinin deplasman masraflarına yetmediği ortamda (aralıklı olarak) 13 sezon taşımıştı Trabzonspor'u Sayın Yılmaz. Son dört yılında kalem elimdeydi. Gördüklerimi anlattım bu köşeden. Sattığından değil aldığından zarar eden Trabzonspor'u tarif etmiştim. Sayın Başkan'ın paralı destekçiler aradığı dönemde karşı çıkmış "Paralı değil bilgili" yazmıştım. Ne kadar uğraştıysa da ihtiyaç olan aklı bulamamıştı Sayın Yılmaz. Milyon dolarları yaprak gibi saçmasına rağmen, parasıyla işi başaramayan olmuştu. Avrupa'dan ünlü hocalar, yüksek maliyetli futbolcular, türlü menajerler... Sezonun başında zirvenin tek adayı sayılan Trabzonspor yarı devrede yarışın dışına düşmüştü... "Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu" misali. Yayın gelirleri çıktı bağlılık tükendi Trabzon'da. Senelerce paralı başkana "Buyurun efendim" diyenler bir anda "Sen de kimsin" demeye başladılar. İşte o zaman çıktı kendi ayakları üzerinde yürüme fikri. Kimsenin cebine sığmaz Trabzonspor düşüncesi. İlk anda kulağa hoş geliyor. Kendi kendine yeten Trabzonspor. Trabzonspor'a sadece gönülden bağlı olanlar gibi bizde kapılmıştık bu düşünceye. O dönemin yıkılmasını Trabzonspor için milat saymıştık. Kafada hinlik yok ki fark edemedik o zamanlar. Paralı başkanın milyon dolarlarını batıranların oyununa geldiğimizi. Destek vermiştik sözde idealizme. "Trabzonspor ağacının yapraklarına değil köklerine su vereceğiz" diye yola çıkanlar gün gün küçülttü Trabzonspor'u. Yaprakları bile kuruttular. Kurum gelirlerinin üzerine bir kuruş dahi ekleyemediler. Dahası masraf faturalarını kulübe ödettiler... Az zaman sonra küçük olsun bizim olsun politikası yerleşti kuruma... Paralı başkanın parasıyla kulübün işini göremeyenler, kulübün parasıyla kulübün işini beceremediler yine. Genel kurullar birbirini izledi. İsim resimler değişti sadece, kaçınılmaz sonlar hiç değişmedi. Üzülen bordo-maviye gönül verenler oldu... İş bilmezlerin dibe çökerttiği Trabzonspor sandık başında yine. Kulübün gerçek sahipleri Trabzonspor'un yarınlarını oylayacak. Üç aday var masada. Hiçbirine taraf değiliz. Safımız Trabzonspor'un menfaatleri... Öncelikle ekonomik imkanları yüksek olan gelsin. Ülkede iş yapmanın şartları belli. Alemi harekete geçirecek güçlü biri olsun... Şöyle bir dünya futboluna bakın lütfen. Chelsea'nin Başkanı Rus, Manchester'in Amerikalı, Shaktar Donets'in Tatar... Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Inter... Paralı başkana sahip olmaktan zarar mı etmişler?.. Çok değil beş yıl önce, inşaat demiri tribünlerde taraftarına maç izlettiren Fenerbahçe nerelere yükseldi. Muhteşem stadında bir maçı üç trilyona oynuyor. Memleket yıldızı futbolcularının sırtında ki forma milyon satıyor... Sayın Aziz Yıldırım öncesi sonrası bir karşılaştırın gerçeği görürsünüz. Kime ne zarar gelmiş paralı başkandan?.. Burada tartışılması gereken işi bilip bilmediği aslında. Profesyonelliğe, ekip çalışmasına inanıyor mu? Sabit fikirli mi, paylaşıyor mu? "Barikayı hakika, musademeyi efkardan çıkarmış." Yaşanmış yılların içinde dolaştık bir nebze. "Doğru fikir, fikirlerin tartışmasından çıkar." Bizimkisi de fikir işte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.