Doğru karar vermiştir Trabzonspor delegesi. Beş yıllık hayal tacirliğinden bıkmış, yeni ufuklara yelken açmıştır bordo - mavililer. Yine yeni, yeniden yapılanma vaatlerini inandırıcı bulmamış, yeni bir yol seçmiştir. Ortaya atılan karşı sebepler anlamsızdır. Ülkelerin yakınlaştığı dünyada şehir uzaklığı mesele değildir. İstanbul'un iki uzak semti arasındaki mesafe bir saatin üzerindedir. İhtiyaç olduğunda aynı zamanda Trabzon'a varılır. Kaldı ki; ülke futbolu İstanbul'dan yönetiliyor. Kulüp başkanının, idarecisinin olayın merkezinde bulunması daha doğrudur. Kulübün içinde başkanın ne işi var? Taktiği mi verecek, kadroyu mu belirleyecek? Moral motivasyonu, konsantrasyon yönetenin işi mi? Seçilen başkan ülke futbolunun ustasıdır. Memleketin en büyük kulübünde yıllarca başkanlık yaptı. Onun kadroları dünya şampiyonalarına katıldı, olimpiyatlara, Avrupa şampiyonalarına. Ülkeyi sevince boğan madalyaları onun sporcuları kazandı. Peşlerinde mi gezmesi gerekiyordu?.. Amatör kafalarla profesyonel yapı yönetilemez. Çok zaman geçti hedefin uzağında. Sebep, idare edenin ikamet yeri değildir. Şehrin göbeğinde yaşayan başkanlar seçti Trabzonspor. Tam tersini de denedi. Paralı kelimesi de yıkımı ortadan kaldırmaz. Paralı başkan ile umutların söndüğünü yaşadı bordo - mavililer. Kurulduğu ilk yıllar hariç hiçbir zaman ekonomik sıkıntı çekmemiştir Trabzonspor. Kulübün sıkıntısı asla para değildir. Ayrılan yönetimin sadece bir futbolcuya ödediği miktar 6 trilyonu geçmiştir. Ve o futbolcunun şu güne kadar en ufak bir faydası olmamıştır. Dahası diğer üç büyük hariç Trabzonspor'un harcaması, sıralamada üstte olan kulüplerin kat kat fazlasıdır... Trabzonspor'da ihtiyaç olan bilgidir, futbol aklıdır. Bütün mesele, formayı taşıyacak yetenekli futbolcuları bulmaktır. Bulmak ya da yetiştirmek. Sattığından değil, aldığından kaybettiği inkâr edilemez bir gerçektir. Sayın Albayrak ve arkadaşları bu yapıyı değiştiremezse batmaya mahkûmdur. Teknik adamların futbolcu transferini çok denedi Trabzonspor. Gelmeden önce şöhret olmuş yıldızlar hariç hiçbiri verimli olmadı. Hoca başkanı denedi, olmadı. Yöneticiler alladı, pulladı, kefil oldu, defolu çıktı. Bir dönem eski futbolcuları sahnedeydi, onlarda boş çekti. Memleketin dışından menajerler, simsarlar çeşitli yıldızlar yolladı, Avni Aker'e çıkmadan ışıkları söndü. Ne yazık ki kazanan, kararı verenler, kaybeden hep Trabzonspor oldu. Yazının tıkandığı yer burası. Kim olacak be kardeşim? Bir tutar dal bırakmadın! Bakın o iş farklı. O bir meziyet işi. Futbol oynamış ya da topa değmemiş hiç fark etmez. Görüş meselesi. Ustalık işi... Öyle biri yok memlekette. Teknik adam ve tecrübeli yöneticilerden oluşan, üç ya da beş kişiden oluşan bir kurul en doğrusu. Her biri eşit yetkide, bilgili ve temiz, ahlaklı insanlar. Kulüp hareketini belirleyecek beyin takımı. Başkan ve yönetimlere düşen, plan ve projelere kaynak oluşturmak. Hepsi o kadar...