Baştan sona kadar mahkum oynadı Trabzonspor... Ömer Rıza'yı önde bıraktı, arkada 10'lu bir blok kurdu Vahid Hoca... Öyle bir blok ki "Saldım çayıra Mevlam kayıra" misali dizilmişler kale sahasına mevkileri iptal etmişler. Yapabilseler üst üste duracaklar. Kaptıkları topları, ileri vurmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Futbol literatüründe böyle bir şey yok. Sistemlerin hiçbiri bu tarzı tarif etmez. Bosna-Fransa karışımı bir şey olsa gerek... Boşnak teknik adam, kendini kaybetmiş herhalde... Trabzonspor'un hocası olduğunun farkında değil... Oynadığı takımın adı Antep... Monaco, Milan, Manchester değil... Ne sanıyor acaba? Shevchenko, Nedved, Zidane Antep'te mi forma giyiyor? Bu kadar ürkek, korkak, pısırık futbol olur mu? Bir futbolcu grubu bu derece pasif kalır mı? Bir an, bir dakika öne çıkar takımını, rakibine atağı organize etmesine fırsat verme. Birkaç kere saymak zorunda kaldım; üç-beş kişi fazla mı oynuyordu Antepspor? Karşı sahaya geçiyor top, orada kırmızı-siyahlılar... Ortaya geliyor, değişen bir şey yok. Ceza sahası içine gömülmüş Trabzonspor... Tek taktiği, topun önünde duvar olması... Şu futbolu yerli bir teknik adamla oynatsan sokağa çıkamaz, diplomasını yırtarlar. Tüm bu kötü tabloya rağmen maçı kazandı Trabzonspor... Szymkowiak'ın vuruş ustalığı, diyebiliriz... Kaleci Tolga'nın yerinde hamleleri, Fatih ve Stepanov'un üstün gayretleri... Antep hücumcularının beceriksizliği, vuruş yetersizliği, futbol şansı gibi sebepler söylenebilir... Belki de en önemlisi, hakem Erol Ersoy'un üflemediği düdüklerdi... Kaleci Tolga'nın faulü tartışılır belki... El Taib'in ceza sahası içinde yaka paça indirilmesi hiç tartışılmaz. Şu tarifler üzerine bir gol daha buldu Trabzonspor... Kulübüde oturduğu dakikaların sebebini çözemediğim Yattara, kaçtı arkaya... Bir kaleci bir Yattara... Bekledi bekledi, Antep'ten gelen kimse yok. Djokaj'a dokunmak kaldı... İşin kötü tarafı hiç oynamadan puan kazandı Trabzonspor... Puan güzel, fakat korkarım bu yapı alışkanlık olur. Bunun adı olsa olsa çekirge misali olur.