Paralı değil bilgili

A -
A +

Anlaşılmaz bir şey değil söylediğimiz. Fabrikanızda, iş yerinizde ne yapıyorsanız burada da aynısını yapacaksınız. Orada işi ustasına yaptırırken, kulüpte kendiniz yapmayacaksınız. Mühendis alırsınız, kalfa, usta, amele bulursunuz. İhtiyaç olan parayı koyar onları denetlersiniz. Herkes işini yapar, bina yükselir. Kuruluşun başı olduğunuz için demiri bağlamazsınız. Malayı kapıp sıva yapmazsınız, biriken çimento torbalarını taşımazsınız... İyi de kulüp başkanı, yönetici olunca neden her kararı siz verirsiniz? Bu iş sizin uzmanlık alanınız mı? Bilginin başka bir şey olduğunu bilmiyor musunuz?. Bilene değer vermiyor musunuz? "Yıllardır futbol seyrediyorum, biliyorum" diyemezsiniz. Bin kere beyin ameliyatı seyretseniz bir kere yapabilir misiniz? Biliyorum dediğiniz, bilmediğinizin belgesidir. İzleme ile anlaşıldığından daha fazla şey var futbolun içinde. Ülke futbolunun geri kalış sebebi bu işte. Oynama ile anlaşılır da demiyorum. İyi futbol oynayan iyi teknik adam olur diye bir kural yok. Tersi örnekleri çok yaşadık. Aklı ve fiziki arazı olmayan her kişi futbol oynayabilir. Oynamak için çok da akıl gerekmiyor. Oyun başladığı andan itibaren, melekeler devreye girer. Tıpkı araba kullanan bir kişinin, etrafı ile konuşması, geçtiği yerlere dikkat etmeden saatlerce yolculuk yapması gibi... Halbuki futbolu oynatmak için, akıl istiyor. En ince noktasına kadar ihtiyaç olan detayları bilmek gerekiyor. Bir arada oynadığında birbirine fayda edecek yetenekleri seçme ustalığı istiyor. Seçtiklerinin hangi rakibe, hangi şekil oynayacaklarını bulmak gerekiyor. Mücadele başladığı andan itibaren, fayda eden gelişmeleri anında görmek gerekiyor. Dahası, olay cereyan etmeden rakibin etkili tarafını görüp, önlem alma ihtiyacı doğuyor... Bir daha tekrarlıyorum; İzleme ile anlaşıldığından daha fazla şey var futbolun içinde... Aslında Trabzonspor üzerine bir yazı çıkarmak istiyordum. İlk cümleden sonra buraya geldim. Kulübün içinde bulunduğu durum söyletti bunları... Değişen hiçbir şey olmadığını görüyorum. Parayı verenin değil, parayı verdirenin kulübü zora soktuğunu işaret ediyorum. Çok kere yazdım söyledim; Trabzonspor'un problemi hiçbir zaman para olmamıştır. Elbette para önemlidir fakat paranın nasıl harcanacağı daha önemlidir... Kavun değil ki, dibine bakasın. Tanesi iki üç milyon dolar ediyor. İşi bilip bir kaçını seçesin. Çok elenenler oldu bu noktada. Nice ünlü isimler kayboldu gitti. Teknik adamlar, eski futbolcular, deneyimli yöneticiler... Çıkışı bulmak için denenmedik yol kalmadı. İşte o aklı bulacak Trabzonspor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.