Adı hazırlık da olsa sonuçta bir milli maç. Oynanan futbol, ay - yıldıza yakışır olmalı. Sahaya sürülen kadro, bir bütünlük arz etmeli. İlk önce savunma güvenliği, orta saha düzeni, sonra da hücum aksiyonları... Tüm bunlar, anlaşılır bir yapı üzerine kurulmalı. Böylesine dağınık bir Milli Takım izlemedim. Beklentilerin bu derecede yüksek olduğu ortamlarda halimiz endişe verici. Yüzyılın futbolu kolektif oynanıyor. Alan dar, zaman kısa, tempo yüksek. Şu Bulgar takımının bile on yıl gerisini oynadık. Takım savunması denen bir şey yoktu ortada. Her atakta pozisyon verdik. Daha devre bitmeden, çökerttiler bizi. 3 yakalayıp birini gole çevirdiler. Rezil olduk resmen. Bu nasıl dörtlü defans? Kevgire döndüler. Birbirinden uzak kademesiz yakalandılar. Orta sahanın varlığından söz edilemez. En ufak bir direnç oluşturamadılar. İhtiyar futbolcular gibi boş topları oyuna soktular. Yanlarından koşan Bulgarlar'ı sadece izlediler. Kaçan pozisyonlar, kalemize giren toplar... Başımızı döndürdüler. Kim bunlar, uzaydan mı geldiler? Çok değişik, bize yabancı bir şey oynadılar. Sayın hocam biraz fazla dinlenmiş, meselenin uzağında kalmış galiba. Değişti dünya futbolu hocam. İsim, resim iş görmüyor artık. Mevkiinin gereğini yapanlar, forma giyiyor. Top rakibe geçtiğinde on kişilik blok savunma istiyor. Atağın organizasyonu, hücum isteği, takım halinde cereyan ediyor. Takım taktiği, grup, bireysel, daha neler neler... Bu kadar yeter, üzerine yorum yaptığım takım, ay - yıldızlı forma giyenler. Dilerim bir daha böyle bir cümleler kurmak zorunda kalmam. Çok üzüldüm, çok sıkıldım. Tarafıma bakan Bulgarlar'dan gözlerimi kaçırdım.