Büyük milletiz...

A -
A +

Ermeni lobileri yurt dışında harıl harıl çalışıyor. Türklerin kendilerini katlettiği tezini kabul ettirmek için ülke ülke dolaşıyorlar. Halbuki bizde olanları bir bilselerdi, bu yalana kimse inanmaz, kargalar bile gülerdi. Neden mi? Hangi millet, katlettiği bir milletin adamını tutar "gel bizim dilimizi sen düzenle" diyerek Türk Dil Kurumu'nda yetki verir! Tarihini yazarken baş redaktör olarak görev verir! Hangi millet, tiyatrosunu, operasını, sinemasını, kültür dünyasını katlettiği bir milletin fertlerine teslim eder ki? Siz de gelin, bizim dilimizi, kültürümüzü, tarihimizi, kimliğimizi katledin diye mi verecekler? Düşmanlık olsa, katliam olsa, böyle bir akılsızlığı kim yapar? Hiç olur mu öyle şey? Öyle olsa idi, yıllarca Türk sinemasına, yön vermiş, şekil vermiş nice Ermeni asıllı sanatçıyı bu millet izler miydi? Alkışlar mıydı? Mantıklı olan kimseye inandıramazsınız bunu. Bunun böyle olmadığını dünyaya ispatlarız. Hem de isim isim ispatlarız. Mesela, Türk Dil Kurumunda uzun yıllar (1979'a kadar) yetkili olarak görev almış, Türkçe'ye şekil vermiş Agop (Dilaçar) Martanyan'ı verebiliriz. Üstelik Agop, aynı zamanda Büyük Türkiye tarihinin yazılmasında da görev alıp, baş redaktör olarak çalışmıştır. Türk tiyatrosunda sahneye ilk çıkan kadın oyuncu da Aruşyak Papazyan isimli bir Ermeni'ydi... İlk Türk tiyatro eserini de yine Ermeni vatandaşlarımız yapmıştır. Agop Ayvaz ise, 80 yılını Türk tiyatrosuna harcamış, bir Ermeni sanatçı. Yine, ilk Türkçe operayı, ilk Türk operetini Dikran Çuhacıyan adlı bir Ermeni'nin bestelediğini biliyor muydunuz? "Arif'in Hilesi" isimli operetle, Türk opera dünyası başlamış oldu. Bir zamanlar Türk Ocakları'nda müzik dersleri veren, Komitas Kevork Sogomonyan, Kütahya doğumlu bir Ermeni değil miydi? Yaptığı çalışmalardan dolayı Paris'e heykeli dikilmiştir. Ya Krikor Zohrab! Meclis-i mebusan üyesi iken, Ermeni edebiyatının öncüsü olmuş. Diyarbakırlı Mıgırdıç Margosyan, onun bayrağını bugüne taşımış, Fransa'da 1998'de Eliz Kavukçuyan edebiyat ödülüne layık görülmüştür. *** Yani kısacası bugünkü, sanat ve kültür dünyamızın temellerinde, şekillenmesinde Ermeni vatandaşlarımızın hummalı çalışmalarını görüyoruz. Âdeta biz olup, bizim için çalışmışlar. Ayrıca bu topraklarda yaşayan, Türk vatandaşı olan herkes, böyle bir çalışmanın içinde yer alma hakkına sahip zaten. Kimse onlara "Siz Ermeni'siniz, bizim kültürümüzü değiştirecek, temsil edecek işler yapamazsınız" dememiş. Hatta gençlik onları örnek alıp, açtığı yollardan yürümüş. Yürümekte... Fakat, tasvip edilemeyecek bir olay yüzünden, bu kadar kısa sürede, "dinkleşen" kimlikleri, kalabalıkları görünce kafam karıştı, "dank" etti. Neler oluyordu böyle? Acaba, biz olup, bizim için çalışanlar nereye gitti? Merak ettim. Hani hepimiz "Mehmet"tik? Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek'in sözleri aklıma geldi. "Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?" Habersiz olduğumuz bir şeyler var, ama ne? Onca tezgâha rağmen, hâlâ dimdik ayakta durabiliyoruz ya! Gerçekten, biz büyük milletiz. Hoşgörüsü sınırsız bir milletiz. İyi niyeti bol bir milletiz. Sırtımızı okşa, ağzımızdaki ekmeği al. Dükkan senin... De!.. Bir de, vakarımızın, nereden geldiğinin farkına bir varabilsek... Sırtımızı okşayanların maksadını bir anlayabilsek!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.