Öyle sözler vardır ki, bazı zamanlar bize çıkış yolu olur, sabır olur, kurtuluş olur. Ufkumuzu açar. Dağın ardını görmemizi sağlar. Bunlar, hayatımızın her safhasında, yaşadıklarımızla eşdeşleşerek, bazen bir deyim olarak, bazen atasözü, bazen peygamberlerin, velilerin, ünlü zâtların sözleri olarak karşımıza çıkarlar. Âdeta hayat yolunun mihenk taşı gibidirler. Yol ışıkları, levhaları gibidirler. Birkaç kelime ile, bir cümle ile, öyle imalarda bulunur ki, manasını sayfalar dolusu kitaplar yazsanız sığdıramazsınız. Bu sözler, en yalın kelime manası ile bile, mükemmel yol göstericidirler, ders vericidirler. Derin ilimlerin, büyük tecrübelerin, yaşanmışlığın, yüksek anlayışın, seçilmişliğin ürünüdürler. Bu sebeple onlar büyük sözlerdir. Hepimiz zaman zaman bu sözleri duymuş olmamıza rağmen, etkilendiğim bazı sözleri sizinle paylaşmak istedim. Sözlerin en güzelini söyleyen, en güzel insan, sevgililer sevgilisi, Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) "Kişi sevdiği ile beraberdir" hadis-i şerifini bir düşünün. Tekrar tekrar düşünün! Hem dünyayı, hem ahireti içine alan, hayatımızda anlamak, bilmek istediğimiz, her şeyin, sanki özü gibi. Anlayana ne büyük müjdeler var. Vâkıf olana ne büyük korkular var. Ders almak isteyene, ne büyük ikâzlar var. Bizlerin, sadece kelimelerin yalın ifadesinde gördüğü bu muazzam mananın haricinde, bu sahada ilim görenler, kim bilir bilemediğimiz daha ne muhteşem manalar keşfedeceklerdir. "Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende, Topraktan başka yok! Kavuşan güle." 400 yıl önce yaşamış, evliyânın en büyüklerinden, İmam-ı Rabbâni Ahmed Farûki Serhendi hazretlerinin mektublarının yer aldığı "Müjdeci Mektuplar" isimli eserde yer alan bu beyit, insanı, edebi, alçak gönüllülüğü, aşkı, sevmeyi, kavuşmayı, ilm-i ledûn'ü, tasavvufu, dünyayı, ahireti öyle bir anlatmış ki, bu kadar muazzam, derin manayı birkaç kelime içine sığdırmak, ancak seçilmiş büyüklerin işi olabilir. Kalblere hitâb eden, kalblerin mütehâssısı bir veli ise "Niyet hayır, akîbet hayır" sözü ile, sanki insan hayatının özetini çıkarıvermiş. "Eden, kendine eder" sözü ise bunun bir başka boyutu. Hangi akıllı insan bilerek kendine zarar vermek ister ki? Bu ne güzel bir ifade tarzı. Ne güzel bir yol gösterici!.. Büyüklerin, sözleri de büyük oluyor. Öyle ya! İyilik edersek de kendimize, kötülük edersek de kendimize. Ne edersek karşımıza o çıkacak. Atalarımız da "Ne ekersen, onu biçersin" sözü ile bunu çok güzel bir şekilde ifade etmemişler mi? Ya da "Öfkeyle kalkan, zararla oturur!" sözü, "Eden kendine eder" sözünün içinde yer alan manalardan sadece biri değil midir? "Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim." Bu güzel atasözümüzden çıkarılacak o kadar güzel dersler var ki. İnsan kendi tabiâtına, karakterine uygun kişilerle daha yakın olur. Bir bakıma arkadaşlarımız, çevremiz, bizim iç dünyamızın aynası gibidir. Bu sebeple sık sık çocuklarımıza; - Aman oğlum, kızım! Arkadaşlarını iyi seç. Kötü ortamlara gitme! diye hep ikazlarda bulunmaz mıyız? Ne demiş atalarımız; "Üzüm üzüme, baka baka kararır!" Ünlü Çinli düşünür Konfüçyüs diyor ki: "En uzak yollar bile ufacık bir adımla başlar!" Ufacık bir adım! Hadi kendinize bir iyilik edin, ufacık bir adım atın güzelliklere! Kendiniz için. Sevdikleriniz için. Bir adımdan sonra, diğer adımlar kolay gelecektir. Unutmayın! Eden kendine eder.