Geçenlerde e-posta adresime bir mektup geldi. Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (UPSAM), gençlerin hayatı nasıl algıladığını ortaya çıkarmak için bir anket yapmış. Kız-erkek eşitlenerek, Türkiye'nin eğitimli kabul edeceğimiz ailelerinin çocuklarına yöneltilen 38 açık uçlu (seçeneksiz) sorulara, cevap aranmış ve ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Tüylerimi âdeta diken diken eden bu araştırmayı sizlerle paylaşmak istedim. En önemlisi de çocuklarımızın iç dünyasında yer edinen "şiddet"in, gerçeğin acı bir göstergesi olarak ortaya çıktığını gördüm. Ailedeki şiddet çocuğa örnek Ankette, gençlerin %74'ü ailede şiddeti görmüş % 51'i de anne-babasını birbirine şiddet uygularken görmüş ve ailede problem çözme şekli olarak şiddeti benimsemiş. Ailede şiddet gören gençlerin %65'i şiddeti başkalarına uygulamış. Evdeki şiddete şahit olan çocuk için; annenin şiddete maruz kalması, kendisinin maruz kalmasından daha kötü bir durumdur. Çünkü anne mükemmeldir, hata yapmaz. Kendisini ise, çocuk olarak hata yapabilir görmektedir. Mükemmel anneye bile baba kızabiliyorsa, çocuk mutlaka babadan uzak durmalıdır sonucuna gidebilmektedir. Bu durumda, babadan, ihtiyacı olan yakınlaşmayı alamayan gençler bu boşluğu, yine baba gibi mesafeli, uzak, yakınlaşmayan, sanal kişilerle doldurmaktadır. Gençler, dizi kahramanı gibi! Anket çalışmasında "kendinize yetişkin olarak kimi örnek alıyorsunuz?" sorusuna çok dağınık cevaplar gelse de %11'le Polat Alemdar birinci sırada yer almış! Ardından %10 ile anne, %9 ile baba ve % 7 ile öğretmen gelmektedir... Polat Alemdar'ın birinci gelmesi ise, gençlerin bilinç dışı olarak ulaşamadıkları babalarının yerine, az konuşan, mesafeli, kızınca ve hak edince şiddet uygulayan karakterleri örnek aldıklarını göstermektedir. Yine, İzledikleri televizyon dizilerine bakıldığında, Acı Hayat %10, Kurtlar Vadisi %9 ile başı çekmekte. Yani, gençlerin ilgisini, problemlerin şiddet yolu ile çözüldüğü diziler çekmektedir. Ayrıca gençler, ergenlik döneminde, bilhassa, anne-babaların "yapma" dediklerini, özellikle yaparak aile bireylerinin ne kadar doğru bildiklerini test ederler. Bu dönemde baskı yerine sabredip, gençlerle yumuşak bir ses tonu ile konuşmak, onlar üzerinde daha yapıcı etkiler oluşturur. İnternetin siyah yüzü İnternet ortamı 15-17 yaş grubundaki henüz reşit olmamış gençlere, dürtülerini doyurabileceği bir zemin hazırlamaktadır. Çünkü gençler, İnternet ortamında herhangi bir denetimden geçmeksizin her türlü bilgiye yazılı ve görsel olarak ulaşma imkanı bulmaktadır. İstediği her türlü bilgiye internette hemen sahip olabilen gençler, gerçek hayatta da istediği her şeye hemen sahip olabileceğini düşünebilmektedir. İşte bu düşünce, yani, istediği şeye hemen sahip olabileceği düşüncesinin ön plana çıkması, şiddeti ortaya çıkaran faktör olarak düşünülebilir. Gençlerin %79'u sınav kaygısı yaşadığını belirtmiş. Özellikle gençlerin hayatta en çok korktukları şeyi ÖSS olarak ifade etmeleri düşündürücü. Eğitim kurumlarının sınav yeri olarak algılanması normal bir durum değildir. Ayrıca, kimlerden şiddet görüyorsunuz sorusuna babamdan %29, abimden %24, üçüncü sırada %17 oranı ile öğretmenlerin yer alması oldukça üzücü bir sonuçtur. Vahim sonuç Kısaca, sınav kaygısı, gelecek kaygısı, ailede, okulda şiddet sebebi ile gençler kendilerini anlayacak kişileri bulmakta zorlanmaktadır. %72'si sigara içtiğini, %66'sı alkol kullandığını, %26'sı uyuşturucu kullandığını, %46'sı kendisine zarar verdiğini, %71'i okuldan kaçtığını, %64'ü disiplin cezası aldığını ifade etmektedir. Bu yüzdeler, gençlerimizin "bizi anlayın" çığlığının ifadesidir. Sakın bana kimse, batıda da böyle demesin!.. Böyle diye diye değerlerimizi, çocuklarımızı bir bir kaybettiğimizi hâlâ göremiyor musunuz? Geç kalmadan, gençlerimizden gelen çığlığa kulak verin. Çünkü onlar bizim istikbalimiz. ..... Bu duyarlı Araştırma için, (Beykent Üniversitesi'nde) Psikolog Yrd. Doç. Dr. Şule Kaya'ya ve başkanlığındaki heyete teşekkür ederim.