Refah seviyesi yüksek, gelişmiş ülkelerde kültür faaliyetleri de güçlü oluyor. Seslerini dış dünyaya daha çok duyurabiliyorlar. Sinemasıyla, tiyatrosuyla, müziğiyle, folklorüyle, kitaplarıyla, internet yoluyla ve diğer imkanları ile geri kalmış ülkeleri ezebiliyorlar. Bilhassa gençliğe yönelik yayın, slogan ve etkinliklerle kültür erozyonuna sebep oluyorlar. Gençlik kendi ülkesinde olmayan imkanlara, farklılıklara yönlendirilerek, bir çok özendirici, etkileyici yollar ile başka bir ülkenin, kültürün hayranı yapılabiliyor. Çünkü insan bu. Zaafları var, daha çok, daha çok sahip olmaya hırsı var, daha iyi yaşamaya hevesi var, rahatlığa, konfora, farklılıklara, lükse meyili var. Bu imkanları sağlayan ülkeler cazibe merkezi haline geliyor ve cezbettiği insanları her yönüyle etkiliyor. Kültür erozyonu burada başlıyor. Kültürümüzün en renkli simalarından Nasreddin Hocamız, verdiği kürk misali ile bunu çok güzel bir şekilde asırlar öncesinden görmüş, "Ye kürküm ye" diyerek insanların neye daha çok itibar ettiklerini gözler önüne sermiştir. Yani zengin olan, güçlü olan her yerde ilgi çekiyor, itibar görüyor. Zenginliğinin imkanlarını kullanarak baş köşeye oturuyor. Herkese sözünü dinletiyor. İşte bunun için bir ülkenin gelişmişliği çok önemli. İnsanların refah seviyesi çok önemli. Dış ülkelere muhtaç olmayan, her türlü imkana ve refaha erişmiş bir ülke, insanıyla, kültürüyle, zengin imkanları ile elbette bütün dünyanın cazibe merkezi haline gelir. Çünkü o ülkenin insanları diğer ülkeleri kıskandıracak kadar mutludur. Çünkü Nasreddin Hoca'nın tabiri ile, en güzel kürkü o ülkenin insanları giyer. *** Tarihte, bir çok kez böyle bir ülke konumuna gelmiş bir milletin çocuklarıyız. Yeter ki, dünyada çok sert esen kültür rüzgarlarının erozyonuna kapılmadan, kültür değerlerimize sahip çıkarak, kendi kimliğimizin farkında olabilelim. Yoksa, ne kültürümüzden, ne kimliğimizden, ne ülkemizden eser kalmayacak. Hedefi olmayan toplumlar, hedef tahtası olmaya mahkumdur. En önemlisi de, gençliğe nasıl bir hedef belirlemesi gerektiğinin öğretilmesidir. Gençliğini kazanan toplumlar, geleceğini de kazanmış demektir. Bir gençlik arıyorum hedefi kendi olan Bir gençlik arıyorum kendinde kendini bulan